12. Ceza Dairesi 2018/6792 E. , 2021/2650 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm :1-Sanık ... hakkında; CMK’nın 223/7. maddesi gereğince davanın reddi
2- Sanıklar ..., ... hakkında; 2863 sayılı Kanunun 65/1, TCK’nın 62/1, 52/2-4, 53/1. maddeleri gereğince mahkumiyet
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıklar ..., ..., ..., ..., ...’ın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık ..., sanık ..., sanık ..., sanık ..., sanıklar ..., ... ve ... müdafii tarafından, sanık ... hakkında açılan kamu davasının reddine ilişkin hüküm müşteki vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1-Sanık ... müdafinin, sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
Sanığın, bir kısmı doğal sit alanı, bir kısmı arkeolojik sit alanı içerisinde kalan alanda, izinsiz olarak yapı yapmak suretiyle, inşai ve fiziki müdahalede bulunduğu anlaşılmakla;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 23/01/2018 tarih, 2017/463 Esas, 2018/20 Karar sayılı ve 23/01/2018 tarih, 2015/962 Esas, 2018/16 Karar sayılı ilamlarında vurgulandığı üzere, sanık hakkında hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi halinin infaz aşamasında değerlendirilmesi gerektiği dikkate alındığında, 5237 sayılı TCK"nın 52/4. maddesine yönelik uygulama bozma nedeni yapılmayarak, tebliğnamedeki düzeltilerek onama görüşüne iştirak edilmemiştir.
T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK"nın 53. maddesine ilişkin olan 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olması nedeniyle, iptal kararı doğrultusunda TCK"nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesi gerekliliğinin infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
29/01/2014 tarihli duruşmaya iştirak eden, hangi kurumu temsilen hazır bulunduğu dosya kapsamından anlaşılamayan, herhangi bir katılma talebi ve kararı olmadığı halde “katılan kurum vekili” olarak duruşma zaptında ismi geçen Hazine vekili göz önünde bulundurularak, katılan kurum lehine vekalet ücreti tayinine ilişkin hüküm tesisi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hüküm fıkrasının B-10 nolu bendinin hükümden çıkartılması ve hükümdeki sanık ... hakkındaki diğer hususların aynen bırakılması suretiyle, sair yönleri usul ve Kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA;
2-Müşteki vekilinin, sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik temyiz talebinin incelenmesinde ise;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 04/06/2020 gün ve 2018/6-472-2020/262 sayılı ilamında, “sanık hakkında açılan kamu davasına katılma hakkı bulunan suçtan zarar görene CMK’nın 233. maddesi uyarınca duruşma gününü bildirir çağrı kağıdı tebliğ edilmesi ve CMK’nın 234/1-b maddesinde sayılan hakları kullanma imkanının tanınması gerekirken, bunun yapılmamasının, duruşmadan haberdar edilmeden yargılamaya devam edilerek delil sunma hakkı elinden alınan suçtan zarar gören yönünden hak kısıtlaması niteliğinde olduğunun” belirtilmesi karşısında, suçtan zarar gören ... adına İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne duruşma günü usulüne uygun olarak bildirilip, davaya katılma imkanı sağlanmadan hüküm tesis edilmesi suretiyle CMK’nın 234. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı olup, müşteki vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince, hükmün sair yönleri incelenmeksizin isteme aykırı olarak BOZULMASINA;
3-Sanıklar ..., ..., ... ve ...’ın mahkumiyetlerine ilişkin hükümlere yönelik temyiz taleplerinin incelenmesine gelince;
Mahkemece 01/11/2013 tarihinde mahallinde icra edilen keşif neticesinde alınan bilirkişi heyeti raporu ile; sanık ... Basri’nin eylemlerinin en erken 8-10 senelik olduğu, sanık ...’un eylemlerinin 12 senelik olduğu, sanık ...’ın eylemlerinin en erken 8-10 senelik olduğu ve sanık ...’ın eylemlerinin en erken 8-10 senelik olduğu tespit edilmiş olmakla, buna dayalı olarak lehe değerlendirme ile suç tarihinin 2005 yılı öncesi olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Sanıklara isnat edilen ve daha ağır bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan eylem, 2863 sayılı Kanunun 65/1. maddesinde yaptırıma bağlanmış olup, anılan suç 5237 sayılı TCK"nın 7/2. maddesi yollamasıyla lehe neticeler doğuran (mülga) 765 sayılı TCK"nın 102/4. maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımına tabidir. Dava zamanaşımını kesen nedenlerin varlığı halinde süre yeniden işlemekte ise de, bu süre 104/2. maddesi uyarınca en fazla yarı oranında uzayacağından, suç tarihi olan 2005 tarihinden itibaren, 765 sayılı TCK"nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık zamanaşımı karar tarihinden önce gerçekleşmiş ve 5271 sayılı CMK"nın 223/9. maddesindeki şartların da oluşmadığı anlaşılmakla, hükmün gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı Kanunun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, 765 sayılı TCK"nın 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddeleri gereğince kamu davasının DÜŞMESİNE, 16/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.