8. Hukuk Dairesi 2018/7319 E. , 2020/7711 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davacının davasının konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacılar vekili, vekil edenlerinin 864,1562,1563 parsel sayılı taşınmazların maliki olduklarını, davalı ..."nin 853 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, 853 ile 1562 parselin komşu parseller olduğunu, 853 parseli ... ile oğlu diğer davalı ..."un kullandıklarını, davalı ... ..."un davacılara ait 1562 parsel sayılı taşınmazı rızası ve izni olmadan kullandığını bildirerek davalıların müdahalelerinin menine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, vekil edenlerinin kendilerine ait olan taşınmazı kullandığını, davacıların taşınmazlarına herhangi bir tecavüzleri bulunmadığını, davacıların kadastro yoluna tecavüzleri bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 1562 Parselin 3083 Sayılı Yasa"nın 13. maddesi gereğince kısıtlı olması ve parselde arazi toplulaştırmasının olması sebebiyle dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 1562 parsel sayılı taşınmazın davacılar ve dava dışı kişiler adlarına elbirliği şeklinde tapuda kayıtlı olduğu, tapu kaydının beyanlar hanesinde "3083 sayılı Yasanın 13. maddesine gereğince kısıtlıdır" beyanının bulunduğu, Mahkemece yapılan keşif sonrası alınan fen bilirkişi raporunda, elatmanın önlenmesi istemine ilişkin bir tespitte bulunulmaksızın 3083 sayılı yasanın 13. maddesine gereğince kısıtlı olduğu ve arazi toplulaştırmasının olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
3083 Sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu 13. maddesi "Uygulama alanlarında Cumhurbaşkanı kararının Resmi Gazetede yayımı tarihinden itibaren, kamulaştırma, toplulaştırma, arazi değiştirilmesi ve dağıtım işlemlerinin tamamlanması veya tapuya tescili sonuçlandırılıncaya kadar, gerçek kişilerle özel hukuk tüzel kişilerine ait arazinin mülkiyet ve zilyetliği devir ve temlik edilemez. Bu araziler ipotek edilemez ve satış vaadine konu olamaz. Ancak, bu kısıtlama süresi beş yılı aşamaz. Sulama şebekesi tamamlanıp sulamaya geçinceye kadar da aynı işlemler yapılmaz. Bu kısıtlamada ise süre, beş yılı aşamaz. Ancak, sulama alanlarında toplulaştırma çalışmaları kısıtlama süresi içerisinde sonuçlandırılamadığı takdirde, Tarım Reformu Genel Müdürlüğünün teklifi ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığının onayı ile toplulaştırma çalışmalarının sonuçlandırılması amacıyla kısıtlama süresi en fazla beş yıla kadar daha uzatılabilir." şeklindedir.
Bu durumda Mahkemece, Tapu Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak dava konusu 1562 parselde toplulaştırma işlemi yapılıp yapılmadığı ve yapılıyor ise hangi aşamada olduğu belirlenmeli, toplulaştırma işleminin tamamlandığının bildirilmesi halinde sonuca göre karar verilmesi, devam ettiğinin belirlenmesi durumunda ise yasadaki kısıtlama süresine ilişkin düzenleme dikkate alınarak bu sürenin dolmasının beklenmesi gerekirken yazılı şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulmuş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 30.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.