3. Hukuk Dairesi 2016/11780 E. , 2017/1903 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların evli olup davalının, davacıya şiddet uygulaması, kötü muamelede bulunması ve başka bir kadınla yaşaması nedeniyle davacının, kızının yanına sığındığını, ayrıca davacının ihtiyaçlarını karşılamadığını, onunla ilgilenmediğini, davalı tarafından davacı aleyhine ... 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2006/48-2009/820 E-K sayılı dosyasında boşanma davası açıldığını, dava sırasında davacı lehine aylık 150 TL tedbir nafakasına hükmolunmuş ise de boşanma davasının reddine dair verilen hükmün kesinleşmesi nedeniyle tedbir nafakasının sona erdiğini, boşanma davasının reddine dair kararın kesinleşmesinden sonra da davalının, davacıyı arayıp sormadığını, geçimi ile ilgilenmediğini, davacının, çocuklarının ve eş dost akraba yanında yaşamaya çalıştığını, hiçbir geliri bulunmayıp yaşı itibariyle çalışmasının mümkün bulunmadığını, sosyal güvencesinin de bulunmadığını, davalının maddi durumunun da iyi olduğunu belirterek, davacı için aylık 600,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davacının ayrı yaşamakta haklılığını yine davalının haklı bir sebep olmaksızın davacı ile birlikte yaşamaktan kaçındığını veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hale geldiğini kanıtlayamadığı, delil ve tanık bildirmediğinden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ayrı yaşamakta haklılık iddiasına dayalı davacı eş yönünden tedbir nafakası istemine ilişkindir.
4721 sayılı MK.nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.Aynı yasanın, 197.maddesine göre de; Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.
Somut olayda, davalının davacıya karşı açtığı boşanma davasında ‘…davalının geçimsizliğe neden kusurlu bir davranışının ispatlanmadığını; aksine davacının kusurlu olup, evlilik birliği devam ederken resmi nikâh olmaksızın Gülten isimli kişiyle evlendiği, Gülten’in vefatından sonra yeniden ikinci kişiyle de resmi nikâh olmaksızın birlikte yaşadıkları, bu haliyle de davalı kadının evi terk etme nedeninin haklı nedene dayandığı…’ gerekçesi ile reddedildiği ve 29.06.2011tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
O halde mahkemece; davacının, ayrı yaşamada haklılığını ispat ettiği kabul edilerek, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve hakkaniyete göre davacı lehine uygun bir miktar nafakaya hükmedilmesi gerekirken yukarıdaki gerekçe ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 23.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.