21. Hukuk Dairesi 2015/10702 E. , 2015/14012 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, sigorta başlangıç tarihinin 01/04/1987 olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurum vekilinin tüm, davacı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının sigorta başlangıç tarihinin 01.04.1987 olarak tespiti istemine ilişkindir.
Dairemizin 10.12.2012 tarih ve 2012/22525 Karar sayılı ilamı ile bozulan 22.3.2012 tarihli ilk hükümle davanın kabulüne karar verildiği, bozma sonrası yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü ile davacının sigorta başlangıç tarihinin 18 yaşını ikmal ettiği 10.08.1991 tarihi olduğunun tespitine, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 120/2 maddesi, “Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortalarına ilişkin yaş ile ilgili hükümlerin uygulanmasında, sigortalıların ve hak sahibi çocuklarının, sigortalının yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri, sigortalının sigortaya tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten sonra doğan çocuklarının da nüfus kütüğüne ilk olarak yazılan doğum tarihleri esas tutulur.” şeklindedir.
1479 sayılı Bağ-Kur Kanununun 66, 5434 sayılı ...Kanununun 105 ve 5510 sayılı ..Ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 57. maddesi "yaşlılık aylığının bağlanmasında; sigortalının ilk defa çalışmaya başladığı tarihteki yaşının esas alınacağı" şeklinde birbirine paralel düzenlemeler içermektedir.
Hiçbir yoruma yer vermeyecek şekilde yapılan bu düzenlemeler karşısında sigortaya ilk tescil tarihinden sonra yapılan yaş tashihinin yaşlılık aylığı bağlanmasında nazara alınamayacağı açıktır.
Sosyal güvenliğe ilişkin yasalarda yer alan, “Yaşlılık aylığının bağlanmasında; sigortalının ilk defa çalışmaya başladığı tarihteki yaşının esas alınacağı” şeklindeki düzenlemenin amacı, yaş büyütmek suretiyle daha erken yaşlılık aylığı almak” gibi kötü niyetli uygulamaların önüne geçmektir.
Somut olayda, 01.04.1987 tarihinde ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başlayan ve kayden 01.08.1971 doğumlu olan sigortalının, doğum tarihinin, ilk işe giriş tarihinden sonra Malatya Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 23.5.2001 tarihinde kesinleşen 2001/20-23 E/K sayılı ilamı ile 10.08.1973 olarak tahsis edildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, yaşlılık aylığı bağlanmasında; sigortalının ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihinin mi, yoksa çalışmanın başlamasından sonra mahkeme kararı ile düzeltilen tarihin mi esas alınacağı noktasında toplanmaktadır.
Yaş düzeltilmesi ile ilgili yasal düzenlemeler de, 29.04.2006 tarihinde yürürlüğe giren ve 1587 sayılı Nüfus Kanununu yürürlükten kaldıran 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 10. maddesi “(1) Kurumlarda kişiyle ilgili olarak yapılan işlemlerde nüfus kayıtları esas alınır. Kayıtlar arasında farklılık olması halinde nüfus kayıtlarında değişiklik yapılmaz, usulüne göre diğer kayıtlar düzeltilir.” ve yine aynı Yasanın 35. maddesi “…(1) Kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz. Ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir…” şeklindedir.
Diğer taraftan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 30. maddesi “- Doğum ve ölüm, nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunur. Nüfus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılırsa, gerçek durum her türlü kanıtla ispat edilebilir.” hükümlerini içermektedir.
506 sayılı Kanunun 120/2. maddesinde açıkça “sigortalının ve hak sahibi çocuklarının, sigortalının sigortalı olarak çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihinin esas tutulacağını” belirtmiştir. Aynı Kanunun 24.06.2004 tarihli 5198 sayılı Kanun ile değişik 120/3. maddesinde ise; iş kazasının olduğu veya meslek hastalığının hekim raporuyla ilk defa tespit edildiği veya sigortalıların sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten sonraki yaş tashihleri dikkate alınmayacağı belirtilmiştir. 506 sayılı Kanunun 120/2. maddesindeki düzenleme ile paralel düzenleme 1479 sayılı Kanunun 66/1. maddesinde mevcut iken, 506 sayılı Kanunun 120/3. maddesindeki düzenlemeye paralel bir düzenleme 1479 sayılı Kanunda mevcut değildir. 506 sayılı Kanunun 120. maddesinin gerek 2. gerekse de 3. fıkrasındaki düzenleme 5510 sayılı Kanunun 57. maddesinde aynı şekilde düzenlenmiştir.
Görüldüğü gibi kanunda gerek idari kararla, gerekse de mahkeme kararıyla yapılan yaş düzeltmeleri şeklinde bir ayrım yapmaksızın, sigortalılığın başlamasından sonraki yaş düzeltmelerinin, sigortalılık işlemlerinde dikkate alınmayacağı belirtilmiştir.
O halde, yukarıda yazılı açık yasal düzenlemeler karşısında sigortalılık ile ilgili işlemlerde, davacının sigortalı olarak çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan 01.08.1971 olan doğum tarihinin esas alınarak 18 yaşın ikmal edildiği tarihin hesaplanması ve sigorta başlangıç tarihinin 01.08.1989 olarak tespitine karar vermek gerekmektedir.
Buna göre; davacının yaşlılık aylığının hesabında, ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihinin yerine, çalışmanın başlamasından sonra mahkeme kararı ile düzeltilen tarihin esas alınarak hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 18/06/2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Uyuşmazlık davacının yaş tashihi kararı ile 10/08/1971 olan doğum tarihini 10/08/1973 olarak düzeltilmesi durumunda 506 sayılı Yasa"nın 120. maddesinin ne şekilde uygulanacağı noktasında toplanmaktadır.
506 sayılı Yasa 120. maddesi ile yaş düzeltme yolu ile sigortalılık işlemlerini etikilenmeye çalışmasını engelleme amacı taşımaktadır. Bunun dışında gerçek doğum tarihinin sigortalılık işlemlerinde esas alınması gerekir.
Davacı kendi iradesi ile açtığı dava ile gerçek doğum tarihinin 10/08/1973 olduğunu tesbit ettirmiş ve bu hüküm kesinleşmiştir.
Davacı bu durumda kendi kabulünde de olan doğum tarihi yerine düzeltme öncesi kayda dayanarak işlem yapılmasını isteyemez. Hukuk hakkın kötüye kullanılmasını himaye etmez.
Yukarıdaki gerekçe ile Yerel Mahkeme kararının Onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.