22. Hukuk Dairesi 2016/332 E. , 2018/24093 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İŞE İADE
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 2011 yılı Haziran ayından bu yana, davalı şirketin ..."da ki bir işyerinde, belirsiz süreli iş akdi ile istihdam edilmekte iken, 30.11.2014 tarihinde iş akdi yazılı bildirim olmaksızın ve neden gösterilmeksizin davalı işverenlik tarafından sona erdirildiğini, müvekkilinin işe iadesine, işe başlatılmaması halinde davacıya ödenecek olan tazminatın 8 aylık brüt ücret ile kararın kesinleşmesine kadar çalışılmayan süreler için işverence 4 aylık ücretin davacıya ödenmesi talep edilmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının işveren vekili olduğundan fesih işleminde iş güvencesi hükümlerinin uygulanamayacağını, bu nedenle davacının belirsiz süreli iş sözleşmesi, şekil ve içerik olarak usulüne uygun olarak feshedilmiş olup haksız ve yersiz açılan davanın reddi talep edilmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesi tarafından, davacının ..." daki şube işyerinin bütününü yöneten, idare eden ve şubeyi her konuda tek imza ile temsil yetkisinin bulunması karşısında; işveren vekili olduğu, işveren vekili olduğu için iş güvencesi hükümleri kapsamında bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar yasal süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
4857 sayılı Kanun"un 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi işçinin işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları veya iş yerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili konumunda bulunmaması gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekilleri her şeyden önce, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilleri ile yardımcıları olduğuna göre, işletmenin tümünü yöneten genel müdürler ile yardımcıları iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacaktır. Ancak belirtelim ki, işyerinde genel müdür veya genel müdür yardımcısı unvanının kullanılması tek başına iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmaz. Önemli olan, kendisine temsil yetkisi verilip verilmediği ve işletmenin bütününü yönetip yönetmediğidir; bu hususta görev tanımı ve konumuna bakmak gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekillerinin ikinci grubunu, işletmenin değil de iş yerinin bütününü yöneten ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleridir.
Buna göre, işletmenin bütününü sevk ve idare edenler, başka bir şart aranmaksızın işveren vekili sayılırken; işletmenin değil de iş yerinin bütününü sevk ve idare edenlerin anılan anlamında işveren vekili sayılabilmesi için ilave olarak, işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisini haiz olması şartı aranır. İş yerinin tümünü sevk ve idare ile işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi katlanmış olarak, birlikte aranır. Dolayısıyla bir banka şubesi müdürü ile fabrika müdürü, iş yerini sevk ve idare etmekle beraber, özgür iradesi ile işçi alma ve işten çıkarma yetkisi yoksa işveren vekili sayılmaz. İş güvencesinden yararlanır. Aynı şekilde, işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan insan kaynakları müdürü ile personel müdürü, iş yerinin tümünü yönetmediğinden iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecektir.
Somut olayda; dosya kapsamından, davacının şube müdürü olarak çalışmakta iken iş sözleşmesinin feshedildiği, Mahkemece dosyada bulunan Ticaret Sicil Gazetesinden davacının 07/10/2011 tarihinden itibaren 5 yıl süre ile davalı işyerinin ... şube müdürü ve tek imza ile temsile yetkili kişi olduğu anlaşıldığı, belirtilerek davacının işveren vekili olduğu kabul edilmiş ise de, dosyadaki tüm verilerden davacının iş yerinin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili olduğu, ancak tek başına işçi alma ve işten çıkartma yetkisinin bulunduğunun davalı tarafça ispatlanmadığı, bu nedenle davacının iş güvencesi hükümleri kapsamında olduğu anlaşılmakla davanın esas hakkında bir karar verilmek gerekirken davacının iş güvencesi kapsamında olmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararının yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.11.2018 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.