21. Hukuk Dairesi 2015/7125 E. , 2015/13901 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacının, davalılardan işverene ait işyerinde 1995/2. dönem ila 12/11/2004 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ve davalılardan Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava, davacının davalı işyerinde 1995/2. dönem ila 12.11.2004 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davacının davalı ...‘ye ait .. numaralı iş yerinde 01/08/1995-05/11/2000 tarihleri arasında aralıklı olarak 459 gün çalışıp 147 günlük çalışmasının kuruma bildirildiği,312 günlük çalışmasının kuruma bildirilmediğinin tespitine, fazla talebin ve davalılar..., ... ve...yönünden davanın husumet sebebi ile reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının davalı .." ye ait .. numaralı iş yerinden verilen 06.03.1994 tarihli işe giriş bildirgesinin bulunduğu, yine aynı işyerinden 1995/2. dönemde 30 gün, 08/01/1996- 01/07/1996 tarihleri arasında 33 gün, 13/10/1996- 07/11/1996 tarihleri arasında 12 gün, 03/02/1999- 19/03/1999 tarihleri arasında 12 gün, 28/06/2000- 04/07/2000 tarihleri arasında 7 gün ve 13/09/2000- 05/11/2000 tarihleri arasında 53 gün hizmet bildiriminin yapıldığı, .. numaralı işyerinin 30.09.1992 tarihinden itibaren yasa kapsamında olduğu, tanıkların davacının çalışma sürelerine ilişkin çelişkili beyanlarda bulundukları anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, davanın hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı, davacının çalışma iddiasının her türlü şüpheden uzak, net bir şekilde ispatlanıp ispatlanamadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasada yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.
İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanun"un 79/1.maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği"nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi ..) , dört aylık sigorta primleri bordrosu... Madde 17), sigortalı hesap fişi (... Yön. Madde 18) vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Kanun"un 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.
Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden sözedilemeyeceği açıktır. Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez. Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle Kurumun Yasa"dan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği kabul edilmelidir.
Davacının sigortalı çalışmalarının Kuruma kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulunun 23.06.2004 gün ve 2004/21-369 E, 2004/371 K. sayılı kararı )
Somut olayda, davacının iddiası doğrultusunda çalışmalarının kesintisiz devam ettiğinin anlaşılması durumunda kısmi bildirim yapıldığından hak düşürücü sürenin geçmiş olmasının mümkün olmayacağı, bir kısım tanık beyanlarındaki gibi çalışmanın kısmi olduğunun anlaşılması halinde ise çalışma blok halinde yani kesintisiz devam etmediğinden davacının çalışmasına ara verdiği tarihler net olarak belirlenip buna göre hak düşürücü sürenin değerlendirilmemesi hatalıdır.
Yapılacak iş, .. işyeri sicil numaralı işyerinin ihtilaflı dönem bordrolarını getirtmek, işyeri dönem bordrolarında ihtilaflı dönemin tamamında kayıtlı ve tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, bordrolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya beyanları ile yetinilmediği takdirde, ..., zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek davacının davalı işyerindeki çalışmalarının kesintisiz olup olmadığı, kesintili ise hangi tarihlerde çalışmaya ara verdiği hususlarında yöntemince beyanlarını almak, böylece davacının çalışmasının kesintisiz olup olmadığını tespit etmek, kesintili ise çalışmasına ara verdiği tarihleri hiç bir tereddüte mahal vereyecek şekilde net olarak belirlemek, bu kapsamda hak düşürücü süreyi dikkate alarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Kabule göre de, davalılardan... hakkında hüküm kurulmaması ve davacının bildirimi yapılmasına karar verilen sürelerin hangi tarihler olduğunun net olarak belirtilmemesi hatalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurum ve davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine, 16/06/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.