21. Hukuk Dairesi 2015/7167 E. , 2015/13869 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, 01/01/2011 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığnın tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava; davacının 06.05.1987 – 01.03.1989, 23.07.1990 – 09.05.1991, 21.05.1993 – 23.03.1995, 15.11.1995 – 13.03.1997 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğunun ve 01.01.2011 tarihinden itibaren yaşlılık yalığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının 06.05.1987 – 01.03.1989, 23.07.1990 – 09.05.1991, 21.05.1993 – 23.03.1995 tarihleri arasında çakışan 220 günlük 506 sayılı yasa kapsamındaki çalışma haricinde, 15.11.1995 – 13.03.1997 tarihleri arasında 1996 yılının 2. dönemindeki 41 günlük 506 sayılı yasa kapsamındaki çalışma haricinde 1479 sayılı Yasa gereğince sigortalı olduğunun tespitine, 23.12.2010 tarihli tahsis talebine istinaden 1479 sayılı Yasa"nın Geçici 10. maddesi gereğince davacıya tam yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğine dair verilen ilk karar Dairemizin 25.03.2014 Tarih ve 2014/4352 E, 2014/5939 K sayılı bozma kararı ile; davacının tam ve kısmi yaşlılık aylığı için gerekli yaş koşulunu sağlamadığı belirtilerek bozulmuş, bozma kararına uyan mahkemece son olarak; davacının 48 yaşını doldurduğu tarihi takip eden 01.01.2012 tarihi itibari ile yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmiştir.
Somut olayda; her ne kadar mahkemece davacının yargılama sırasında 13.12.2011 tarihi itibari ile 48 yaşını doldurduğu ve bu nedenle yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmişse de; ilk tahsis talep tarihinden başka bir tarihe göre karar verilebilmesi için davacının yeni bir tahsis talebinin bulunması gerekmektedir. Bu nedenle; yeni bir tahsis talebi bulunmayan davacı hakkında yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.