10. Hukuk Dairesi 2018/31 E. , 2018/5059 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hak sahibi konumunda yer alan davacıya bağlanan ölüm aylığının 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince kesilmesi yönündeki davalı Kurum işleminin iptali ile aylığın, kesilme tarihi itibarıyla yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, gerekçesinde belirtilen şekilde, bozma üzerine davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu. Temyiz konusu hükme ilişkin dava, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. Maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hâllerden hiçbirine uymadığından, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Hakkında verilen boşanma kararı 05/04/2002 tarihinde kesinleşen hak sahibine, 1978 yılında yaşamını yitiren sigortalı babası üzerinden 506 sayılı Kanun hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle Kurumca 2008 yılının Ekim ayında gerçekleştirilen işlemle başlangıç günü itibarıyla kesilerek, 26/10/2008-25/03/2013 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin ikinci fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir.
Dairemizce, 28.11.2014 tarih 2014/20652 Esas 2014/25073 Karar sayılı ilam ve 21.06.2016 tarih 2016/8877 Esas 2016/10324 Karar sayılı ilamla, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm tesis edilmesi nedeniyle bozma kararı verildiği, Mahkemece de bozma ilamına uyulması yönünde hüküm tesis edildiği halde, bozma ilamının gereğinin usul ve yasaya uygun şekilde yerine getirilmediği görülmüştür.
Zira, tüm yargılama aşamasında elde edilen deliller birlikte değerlendirildiğinde, davanın reddi yönünde kanaat oluşması mümkün görülmemiştir. Boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği toplanan tüm delillerin sonucuna göre şüphe bırakmayacak şekilde ortaya konulmalı, başka bir deyişle bu hususta tam kanaate vardırmaya yetecek kadar deliller eksiksiz toplanmalı ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece önceki bozma ilamlarındaki hususlarla birlikte, davacı ve boşandığı eşinin ikamet adresi olarak görülen adreslerde uyuşmazlık konusu dönem için geniş kapsamlı, titizlikle Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yaptırılmalı, araştırma sonucu yakın ve eylemli birlikteliği bilebilecek durumdaki komşular tespit edilerek dava konusu döneme ilişkin beyanları alınmalı, böylece “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 22.052018 gününde oybirliğiyle karar verildi.