11. Hukuk Dairesi 2020/2296 E. , 2021/6315 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : KAPATILAN) 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy(Kapatılan) 9. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce verilen 17.01.2014 gün ve 2012-126/8 sayılı kararı onayan Daire"nin 12.03.2019 gün ve 2017-4134/2047 sayılı kararı aleyhinde davacı TMSF vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, TMSF’nin 13.02.2004 tarih ve 13 sayılı 09.02.2004 tarih ve 51 sayılı kararlan gereği ... Grubuna ait şirketlerin ortakların temettü hariç ortaklık haklarına el konulduğunu, davacı Lotus A.Ş’nin de el konulan 74 adet medya şirketinden biri olduğunu, Fon Kurulu tarafından göreve getirilen medya grup yönetimince yapılan incelemede kasa mevcudu ile kasada olması gereken nakit ve çek tutarları arasında fahiş farklar bulunduğunun tespit edildiğini, bunun üzerine denetim kurulunun inceleme yaparak kasa açığı konusunda rapor tanzim ettiğini, açığın şirket kasasına ödenmemekle beraber fiktif olarak ödenmiş gösterilen apel ödemelerinden kaynaklandığının anlaşıldığını, resmi kayıtlarda gözükmemekle beraber şirket yönetiminin hakim ortaklar tarafından yürütüldüğünü, resmi kayıtlarda yer alan şirket ortaklarının ise figüran ortaklar olarak göstermelik ve muvazaalı bir şekilde bu sıfatı taşıdıklarının tespit edildiğini, gerek şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilerce hakim ortaklar ve hakim ortakların kontrolünde bulunan üst düzey yöneticiler lehine verilen vekaletnamelerin, şirket yönetiminde bulunan kişilerin esasen figüran olmakta birlikte şirket hakim ortakları ile beraber hareket ettiklerini ve şirket zararlarından sorumlu olduklarım gösterdiğini, denetim kurulu raporunda gösterildiği üzere tablo 1’de ismi yazılı ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... ...’ın 14.06.2002 tarihi itibari ile sorumlu oldukları apel miktarının 60.000,00 TL, tablo 2’de ismi yazılı ..."ın 8.400,00 TL, ..."ın 7.200,00 TL, ...’nin 8.400,00 TL, ...’in 7.200,00 TL, ..."in 8.400,00 TL, ...’ın 7.200,00 TL, ...’un 6.000,00 TL ve ..."ün 7.200,00 TL olmak üzere, ödemekle yükümlü oldukları toplam apel miktarının 60.000,00 TL olduğunu, TTK 306. maddesi gereğince apel yükümlülüğünü yerine getirmediği halde getirmiş gibi gösterilmesi şeklindeki usulsüzlüğe karışarak yönetimi/denetimini elinde bulundurdukları Lotus A.Ş"ye karşı kusurlu davranan, TTK’nın kendilerine yüklediği görevleri ihmal eden ve şirketi zarara uğratan, apel ödemesinin yapılmadığını ancak yapılmış gibi fiktif olarak kayıt tutulduğunu, bilen/bilebilecek durumda olan yönetim ve denetim kurulu üyelerinin sorumluluğu olduğunu, buna göre yönetim kurulu başkanı tablo 3’de ismi yazılı ..., yönetim kurulu başkan vekili ..., yönetim kurulu üyesi ..., yönetim kurulu üyesi ... ve denetçi ...’ın toplam 60.000,00 TL ödemekle müştereken ve
müteselsilen sorumlu bulunduğunu, gerçeğe aykırı belgeler düzenleyerek kasa açığına sebebiyet veren şirketin ödenmemiş sermayesini ödemiş gibi gösterilmesine neden olan usulsüz fiilleri organize ve iştirak eden, onaylayan yürüten ve talimat veren, şirket muhasebe ve finans ve diğer ilgili departmanlarda görev yapanlardan tablo 4’de ismi yazılı icra kurulu başkan vekili ..., genel müdür/icra kurulu üyesi Vasıf ... icra kurulu üyesi ..., icra kurulu üyesi .... ... ..., ... ..., üst yönetim danışmanı ..., executive director ..., operasyon koordinatörü ..., hissedar koordinatörü ..., üst yönetim danışmanı ..., finans koordinatörü ..., mali işler koordinatörü ..., finans koordinatörü ...n, finans müdürü ..., finans müdürü ..., muhasebe müdürü ..., muhasebe müdür yardımcısı ... ve veznedar ..."nin 60.000.-TL’den müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, şirketin sermaye artırımı 14.06.2002 tarihinde yapıldığından ve ödenmemiş apelin bu tarih itibari ile şirket kasasına girmiş olması gerektiğinden TTK 140. ve 141. maddeleri uyarınca her apel ödemesinin sermaye arıtırım tarihinden itibaren işleyecek kademeli ticari faizi ile birlikle tazmininin gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalması kaydı ile toplam 60.000,00 TL apel ödemesinden 5.560,00 TL tutarlı kısmının tablo 1’de ismi yazılı şirket hakim ortaklarından fiktif apel tahsilatından sorumlu oldukları tespit edilerek, sorumluluğun doğduğu tarihten itibaren işleyecek ticari faizle şirket ortakları, yönetim ve denetim kurulu üyeleri ve şirket çalışanları ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, tablo 2’de belirtildiği şekilde yönetim kurulu üyesi olmayan şirket ortaklarından 14.06.2002 tarihinden itibaren işleyecek faizle birlikte tahsiline, tablo 3’de belirtildiği üzere şirket ortaklarının muvazaalı işlemlerine iştirak eden yönetim ve denetim kurulu üyelerinden 14.06.2012 tarihinden itibaren işleyecek faizle birlikle tahsiline, tablo 4’de belirtilen ve usulsüz fiillere iştirak eden, onaylayan, yürüten ve talimat veren şirket çalışanlarından sorumlu oldukları miktarda ilgili yıllardan itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı davasını 19/09/2006 tarihli ıslah dilekçesi ile 60.000,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalılar ve vekilleri davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre davanın reddine dair verilen kararın davacı TMSF vekilince temyizi üzerine karar Dairemizce onanmıştır.
Davacı TMSF vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı TMSF vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı TMSF vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE, davacı TMSF"den harç ve ceza alınmasına yer olmadığına, 17/11/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, fiilen ödenmediği halde kayıtlarda ödenmiş gibi gösterilen sermaye borçlarının davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
Davacı, fiilen ödenmeyen apel ödemelerini fiktif olarak ödenmiş gibi göstermiş olmaları nedeni ile oluşan şirket zararından davalıların sorumlu olduklarını iddia etmiştir. Davacı şirket bir anonim şirket olup, TTK’nun 269. maddesi uyarınca borçlarından dolayı yalnız mamelekiyle sorumlu bulunup, ortakların sorumluluğu ise taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile sınırlıdır.Yine anılan Kanun’un 140. maddesinde her ortağın usulüne uygun tanzim ve imza edilmiş şirket mukavelesiyle koymayı taahhüt ettiği sermayeden dolayı şirkete karşı borçlu olduğu düzenlenmiştir.Anılan maddeler ile ortakların sermaye borçlarını yerine getirme zorunluluğuna ve sermaye borçlarının ortaklardan tahsili usulüne ilişkin olarak çeşitli maddelerdeki (TTK’nun 405 ve devamı maddeleri gibi) düzenlemeler göz önüne alındığında ortaklar şirkete karşı sermaye borcunu ödemekle yükümlü olup, bu yükümlülüklerine uymamaları halinde şirkete tazminat isteme hakkı da tanınmıştır.Borçlarından dolayı üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğu malvarlığı ile sınırlı bulunan anonim şirketlerin bu nedenle de sermayelerinin 3. kişiler için bir teminat ve şirketin mali gücünün ölçüsü yönünden de önemli bir gösterge niteliğinde olması nedeniyle şirket sermayesinin ödenmiş olması 3. kişilerin haklarını da etkileyen bir husustur. Öte yandan, bir şirketin devamını sürdürebilmesi ve ticari faaliyette bulunabilmesi için paraya ihtiyacı olduğundan ortakların şirkete karşı olan sermaye borçlarını yerine getirmemelerinin şirketi mutlak şekilde zarara uğrattığının kabulü gerekir. Bu itibarla, ortaklar yönünden şirkete karşı sermaye borcunu ödeme yükümlülüğü mevcut olduğu gibi bu tutarların tahsil edilmemesine rağmen tahsil edilmiş gibi gösterilmesinden dolayı kusursuz olduklarını kanıtlayamamaları halinde yönetim ve denetim kurulu üyeleri de bundan dolayı sorumlu bulunmaktadır. Başka bir deyişle, apel borçları tahsil edilmediği halde tahsil edilmiş gibi gösterilmiş olması veya geç tahsil edilmesi davacı şirket için bir zarardır. Davalılar arasında gösterilen şirket çalışanları ise şirket ortaklarının ödemekle, yönetim ve denetim kurulu üyelerinin de tahsilini sağlamakla yükümlü oldukları sermaye borçlarının yasaya aykırı şekilde kayıtlara geçirilmesinden dolayı haksız eylem hükümleri uyarınca sorumlu olduklarından meydana gelen olayda kusurlu olmaları halinde sorumlu tutulmaları mümkündür. Davalılar arasında gösterilen şirket ortağı olarak resmi kayıtlarda görünmemelerine rağmen şirketi fiilen yönettiği iddia edilen kişiler yönünden de davacının bu husustaki iddialarının incelenerek bu kişilerin ortak olmamalarına rağmen şirketi fiilen yönettiklerinin tespiti halinde bunların da somut olayla ilgili olarak haksız eylem hükümleri uyarınca sorumlu olup olmadıklarının tartışılması gerekmektedir.
O halde mahkemece, apel ödemelerinin yapıldığının ispatı yükünün davalılarda olduğu gözönüne alınarak, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, davacının ortak, yönetim ve denetim kurulu üyeleri, ortak olmamalarına rağmen şirketi fiilen yönetenler ve şirket çalışanları olan davalılara yönelik iddialarının yukarıda açıklanan yasal hükümler uyarınca incelenerek davalıların meydana gelen zarardaki sorumluluklarının tayin ve tespiti ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir (11. HD. 12.04.2012- E.831/K 5961, 21.11.2013 E. 2012/4050/K. 2013/21038). Belgesiz harcama formu düzenleyerek gider gösterilmesi eylemini, kasa açığı ile izah etme olanağı yoktur. Bu harcama formları değerlendirilerek, harcamanın şirket için yapılmasının gerekli olup olmadığı, yapılıp yapılmadığı belirlenip sonucuna göre karar verilmesi zorunludur. Bu nedenlerle karar düzeltme isteminin kabulü ile eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile verilen kararın, bozulması düşüncesinde olduğum için çoğunluğun karar düzeltmenin reddi görüşüne katılamıyorum.