20. Hukuk Dairesi 2016/1684 E. , 2016/2489 K.
"İçtihat Metni"İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: .... Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil ile tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 03/11/2014 günlü hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı ... ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 15/09/2015 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ... ... vekili Av. ... ile diğer taraftan ... vekili Av. ... ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 13/01/2014 tarihli dilekçe ile tapu sicilinde ... adına kayıtlı ... ilçesi, ... köyü 229 parsel sayılı taşınmazın daha önce görülen davalarla niteliğinin 2/B olarak belirlendiği ve davacının dayanağı tapu kaydı kapsamında kaldığı iddiasıyla 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi uyarınca 49693,00 m²’sinin kayıt maliki adına tesciline karar verilmesini, tescil talebi kabul edilmediği taktirde fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak üzere 1000 TL’nin dava tarihinden işleyecek faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 19/06/2014 tarihli dilekçe ile tazminat miktarını 20000.- TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı Hazine, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava terditli olarak açılmıştır. Asıl talep tapu iptali ve tescil; terditli talep ise asıl talebin kabul edilmemesi halinde 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; ... ili, ... köyünde bulunan kayden 1.838.000 m2 yüzölçümlü taşınmazla ilgili olarak, 1926 yılında ... Sulh Hukuk Mahkemesince açılan ortaklığın giderilmesi davası sonunda, mahkemece 11.01.1940 tarih ve 15/1 sayılı taksim ve satış kararı ile taşınmazın satışı yolu ile ortaklığın giderilmesine karar verildiği, ancak kararda, tapu kapsamı belirlenirken kayıt miktarının değil, hudutların esas alınması sonucu 22.201.202 m2"lik kısmın satışına karar verildiği, ilâma dayalı olarak yapılan açık arttırmada, taşınmazın ... ... ve ... ... adına tescil edilmesinden sonra, 13.04.1944 tarih ve 118 sıra nosu ile oluşan tapu kaydının zaman içerisinde ifrazlara tâbi tutulması sonucu oluşan cilt 177, sayfa 32, sıra 3"de kayıtlı taşınmazdaki hisseyi 02.08.1978 tarihinde davacı ... ...’in intikalen edindiği, ancak taşınmazın bulunduğu yerde 1980 yılında yapılan tapulama çalışmalarında, davacılar murisine ait tapu, hiçbir parsele revizyon görmeyerek, kayıt kapsamındaki alanın 229 parsel olarak, makilik vasfıyla ... adına 9.298.589 m2 yüzölçümü ile tespit gördüğü ve bu taşınmazla ilgili olarak ... ...’in de davacı olarak yer aldığı, ... Kadastro Mahkemesine 06.12.1982 tarihinde açılıp, .../... Esas sayılı dosya üzerinden karara bağlanan davada, söz konusu taşınmazın tapu kaydının dayanağını oluşturan izale-i şuyu davasında yüzölçümünün 1.838.000 m2"den 22.201.202 m2"ye çıkarılarak tescilin dayanağının yolsuz olması ve taşınmazların bulunduğu sahanın Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olmakla beraber, öncesinin devlet ormanı olması nedeniyle, tespite itiraz davasının reddi ile yüzölçümü düzeltilerek taşınmazın ... adına tesciline karar verildiği ve söz konusu kararın 01.07.2008 tarihinde kesinleşmesinden sonra terditli olarak işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
... Kadastro Mahkemesinin Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen 25/04/2005 gün ve .../...-... sayılı ilâmıyla davacının tutunduğu tapu kaydının geçerli kabul edilen miktarı itibariyle 229 parsel sayılı taşınmazı kapsamadığı belirlenmiş olmasına göre tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, dava 6100 sayılı Kanunun 111. maddesi uyarınca terditli olarak açılmış olup davacının tazminat talebinin de değerlendirilmesi gerekmektir.
4721 sayılı TMK"nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesinde "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder" hükmü yer almakta olup, burada Devletin sorumluğu kusursuz sorumluluktur. Kusursuz sorumluluk tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden Devlet, gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür. Kusurun varlığı ya da yokluğu, Devletin sorumluğu için önem taşımayıp, sadece Devletin, memuruna rücuu sırasındaki iç ilişki de önemlidir.
Açıklanan nedenlerle; davacının tapu kaydının dayanağının yolsuz tescil olması nedeniyle, kadastro çalışmalarında hiçbir parsele revizyon görmemesi ve açılan tespite itiraz davasının reddedilmesi sonucu, kaydın yitirilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca Devletin sorumluluğunu gerektirdiği ve Hazine aleyhinde açılan davada işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, davacı ... ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle 1.100.-TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, taraflarca 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 388/4. (HMK m. 297/ç) ve HUMK"nın 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilâmının tebliğinden itibaren ilâma karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, temyiz harcının istek halinde iadesine 01/03/2016 günü oy birliğiyle karar verildi.