21. Hukuk Dairesi 2014/26378 E. , 2015/13795 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, 02.11.2008 tarihli iş kazasında yaralanarak %27 oranında sürekli iş göremezliğe maruz kalan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkeme, asıl ve birleşen dava ile birlikte 32.597,56TL maddi, 15.000,00TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar vermiştir.
Davacı, davalıya ait ait işyerinde hizmet akdine tabi olarak çalışırken kazalandığını ve olayda tüm kusurun işvereninde olduğunu ileri sürerek 15.000,00TLTL manevi tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir.
Dava dilekçesinden açıkça anlaşıldığı üzere davacı, zararlandırıcı sigorta olayı nedeniyle manevi tazminat talebinde bulunurken yargılama konusu iş kazasının meydana gelmesinde kendisinin hiçbir kusurunun bulunmadığını belirterek davalı işvereninin tam kusuruna dayanmış, fakat yargılama sırasında davacının %15 oranında kusurlu olduğu ortaya çıkmıştır. Hal böyle olunca Mahkemece davacının talebi olan manevi tazminattan bir miktar indirim yapılmak suretiyle manevi tazminatın belirlenmesi gerekirken isteğinin aynen hüküm altına alınmış olması doğru olmamıştır.
Bunun yanında karar tarihinde geçerli olan .."nin 12. maddesinde “1)Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. 2)Ancak hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.” hükümleri düzenlenmiştir. Somut olayda ise asıl ve birleşen davalarda vekalet ücretinin ayrı ayrı kararlaştırıldığı ve bu kapsamda asıl dava dosyası bakımından(2014/389 E) kabulüne karar verilen 1.000,00TL maddi tazminat için 1.500,00TL. maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda belirtildiği üzere karar tarihinde geçerli
- olan .. ye göre maddi tazminat davalarında hüküm altına alınacak vekalet ücretinin kabulüne karar verilen tazminat miktarından fazla olma imkanı yoktur. Bu kapsamda asıl davada kabul edilen 1.000,00TL maddi tazminat için kararlaştırılabilinecek vekalet ücreti yalnızca 1.000,00TL olup Mahkemece davacı lehine 1.500,00TL vekalet ücretine karar verilmesi de ayrıca hatalı olmuştur.
O halde, davalı şirket vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 15.06.2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Somut olayda 2008 yılında iş kazası sonucu %27 oranında malul kalan işçi, karşı tarafın tam kusurlu olduğunu iddia ederek 15.000 TL manevi tazminat talep etmiş, yapılan yargılama sonucunda olayda davacı işçinin de %15 oranında kusurlu olduğu sonucuna varılmakla 15.000 TL manevi tazminata hükmedilmiştir.Yüksek daire davacının tam kusura dayanması nedeniyle, talep edilen manevi tazminattan indirim yapılması gerektiği gerekçesiyle kararı bozmuştur. Davacı dilekçesinde karşı tarafın tam kusurlu olduğunu iddia etmese idi, takdir edilen 15.000 Tl manevi tazminat olaya uygun görülecek iken, %15 oranında kusur indirim nedeni olarak görülmektedir.
Bu nedene dayalı olarak verilen bozma kararı bize göre yerinde değildir. Bilindiği üzere manevi tazminat olay tarihi itibari ile, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 47. ve 49. maddelerinde düzenlenmiştir. Bunlardan ilki bedensel bütünlüğe yönelik saldırılardan kaynaklanan manevi zararı düzenlemektedir. Düzenlemeye göre, "Hakim hususi halleri nazara alarak cismanı zarara düçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namıyle adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir" (BK m. 47). Türk Borçlar Kanunu"nun 56. maddesi ise;”Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir” şeklindedir. İş kazası ya da meslek hastalığı sonucu bedensel bütünlüğü zarar gören işçinin manevi tazminat talebi BK m. 47 (TBK m. 56) kapsamındadır.
İş kazası ya da meslek hastalığına uğrayan işçinin çekmiş olduğu bedensel ya da ruhsal acı, elem ve ızdırap ödenecek manevi tazminatla bir ölçüde dengelenmeye çalışılır. Manevi tazminat, maddi tazminatın aksine maddi bir hesaplamaya dayanmaz; somut olayın değerlendirilmesi sonucunda hakim takdiri ile belirlenir. Tazminatın verilip verilmemesine karar verilirken olayın özellikleri (hususi haller) dikkate alınır. Tazminat miktarının belirlenmesinde kanun koyucu BK m. 47 (TBK m. 56) gereği hakimin “adalete muvafık” tazminat vermesini dikkate almıştır. Adalete uygun tazminatı hakim belirleyecektir. Manevi tazminatlarda, maddi tazminatlardan farklı olarak önce zararın miktarının tespiti (BK M. 42), sonra tazminat miktarının tayini (BK m. 43) tarzında iki aşama bulunmaz. Tazminat miktarı tüm veriler dikkate alınarak belirlendiği için burada teknik anlamda tazminattan indirim ya da artırımdan söz edebilmek mümkün değildir. İşyerinde gereken önlemleri almayarak
- kusuruyla zarara sebep olan işveren bu kusuru karşısında manevi tazminat ödemek zorunda kalır. Kanun koyucu belirtmemiş olsa da uygulamada, adalete uygun tazminat verilirken, mağdur işçinin çektiği elem ve ızdıraptan başka, failin kusur derecesi ile mağdurun ortak kusuru dikkate alınır. Bunlar dışında tarafların sıfatı, işgal ettikleri makam yanında, diğer sosyal ve ekonomik durumları değerlendirilir. Yüksek mahkemenin uygulaması da bu yönde gelişmiştir.
Hakimin manevi tazminat miktarını takdirinde, işçinin ortak kusuru etkili olur. Buradaki etki, maddi tazminatta olduğu gibi rakamın matematiksel olarak aşağıya çekilmesine yönelik değildir. Zira manevi tazminat rakamına bir hesaplama ile ulaşılmaz. Tümüyle takdire bağlıdır. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Değerlendirme yapılırken yalnızca kusur oranlarının göz önüne alınacağına ilişkin kanunda bir düzenleme bulunmamaktadır. Aksine düşünce manevi tazminatın yalnızca kusura endekslenmesi gibi bir sonuca ulaştırır. Bu nedenle, salt davacının dava dilekçesinde davalının tam kusurlu olduğunu belirtmesi nedeniyle indirime gidilmesi manevi tazminatla hedeflenen amaca uygun bir yorum olmadığından, sayın çoğunluğun bu yöne ilişkin bozma gerekçelerine katılmamaktayım. 15.6.2015