3. Hukuk Dairesi 2016/12720 E. , 2017/2410 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı , davalı ile boşandıklarını, müşterek çocuk Ali’nin velayetinin davacı anneye verildiğini, davalının özel bir şirkette çalışmakta olup ayrıca bakkal dükkanı işlettiğini, emekli de olduğunu, kendisine ait evde oturduğunu ve bir miktar arazisinin bulunduğunu, kendisinin ise köyde çocuğu ile birlikte yaşadığını ve giderlerinin arttığını belirterek kendisi ve müşterek çocuğun nafakalarının 400,00’er TL’ye çıkartılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı mevcut nafakayı ödemekte zorlandığını, kredi taksitlerinin bulunduğunu, bir dönem işletmiş olduğu bakkal dükkanını kapattığını, 990 TL olan emekli aylığının yetmediğini, özel bir şirkette bekçi olarak çalıştığını ve bu çalışmasından aylık 1000 TL gelirinin bulunduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacı için takdir aylık 200,00 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren 100,00 TL artırılarak, aylık 300,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına, müşterek çocuk için takdir edilen aylık 150,00TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren 100,00 TL artırılarak, aylık 250,00 TL iştirak nafakası olarak devamına karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, iştirak ve yoksulluk nafakasının artırımı istemine ilişkindir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-)TMK"nın 176/4. maddesine göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılmasına veya azaltılmasına karar verilebilir. Bu yasal hüküm gereğince iradın artırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir.
Bu doğrultuda yerleşen Dairemiz uygulamasına göre, nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.
Somut olayda; taraflar arasındaki bir önceki nafaka artırım davası 19/03/2013 tarihinde açılmış ve nafakalar dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere artırılmıştır. Ekonomik ve sosyal durum araştırma yazılarına göre, davacının çiftçilik işi ile uğraştığı, bu işten yılda yaklaşık 5000 TL gelir elde edildiği, kendi evinde oğlu ile birlikte ikamet ettiği; davalının ise inşaatlarda bekçilik yaptığı, aylık gelirinin 1000 TL civarında olduğu, ayrıca emekli olduğu ve 1150 TL civarında maaş aldığı, bu maaştan 365 TL nafaka kesildiği, ikamet ettiği evin kendisine ait olduğu, bakmakla yükümlü olduğu eşi ve bir çocuğunun bulunduğu, üzerine kayıtlı oturduğu ev ve evin kurulu bulunduğu arsasının olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından, boşanmadan sonra davalının ekonomik ve sosyal durumunda olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir.
Mahkemece; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği bir önceki nafaka arttırım davasının dava tarihi gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle kurulan dengenin yeniden sağlanması gerekirken; yanılgılı değerlendirme sonucu yüksek oranda nafaka takdiri doğru görülmemiş, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.