Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/8034
Karar No: 2016/2964
Karar Tarihi: 16.03.2016

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/8034 Esas 2016/2964 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2015/8034 E.  ,  2016/2964 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada.... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10.07.2014 tarih ve 2014/68-2014/195 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davalı şirketin de aralarında bulunduğu...Grubu tarafından başta.... olmak üzere birçok ülkede yatırılan paraların istendiği her an geri çekilebileceği ve karşılığında yüksek oranlarda faiz verileceği garantileri ile bir banka gibi davranılmak suretiyle binlerce Türk vatandaşından mevduat topladığını, yürütülen yasadışı faaliyetler nedeniyle ... tarafından şirket yetkilileri hakkında mağdurlar tarafından suç duyurularında bulunulduğunu, haklarında dava açıldığını, müvekkilinden de bu vaatle bilirkişi incelemesi ile net rakama kavuşacak olan 80.988 DM (40.494 Euro) karşılığı 97.195 TL nin tahsil edildiğini ileri sürerek, geçerli bir ortaklık ilişkisinin olmadığının tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000 TL"nin ödenme tarihinden itibaren yürütülecek devlet bankalarının Euro cinsinden bir yıl vadeli mevduat cinsine uyguladığı faiz oranları üzerinden yürütülecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
    Davalı vekili, HMK 109. maddesinin 2. fıkrasında "talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamayacağı" hükmüne haiz olduğunu, davacının alacağının miktarını açıklamak zorunda olduğunu, davacı ile davalı şirket arasında iddia edildiği gibi davalıyı borç altına sokacak herhangi bir hukuki işlemin bulunmadığını, iddiaların soyut ve gerçeğe aykırı olduğunu, iddiaların yazılı belge ile ispatlanmasının gerektiğini, tüm taleplerin zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, somut olayda, talep konusunun miktarı açıkça belli olup, davacının 20.000 TL üzerinden kısmi dava açmakta hukuki yararı olmadığı, hukuki yarar; dava açıldığı anda var olmadığından, sonradan harcın tamamlatılması suretiyle bu eksikliğin giderilemeyeceği gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 01,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 16.03.2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    (M)

    KARŞI OY

    Somut uyuşmazlıkta;
    Davacı vekili, istendiği her an geri çekilebileceği, karşılığında yüksek oranlarda faiz verileceği garantisi ile davalının bir banka gibi davranmak suretiyle para topladığını, müvekkilinin de miktarı bilirkişi incelemesi ile netleşecek şekilde 80.988 DM yatırdığını bildirerek fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydı ile şimdilik 20.000,00 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacıdan herhangi bir para tahsil edilmediğini, taraflar arasında borç veya ödünç ilişkisinin kurulmadığını bildirerek davanın reddine savunmuştur.
    Mahkemece, talep konusunun miktarının açıkça belli olduğu, davacının kısmi dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş,
    Davacı vekilinin temyiz istemi üzerine yazılı gerekçe ile yerel mahkeme kararı onanmıştır.
    Sayın Çoğunluğun onama gerekçesine katılamıyorum.
    Sorun, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta HMK 109/1 maddesi mi yoksa HMK 109/2 maddesinin mi uygulanacağına ilişkindir.
    HMK 109/1 maddesinde "talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmının da dava yoluyla ileri sürülebileceği,"
    Yasa"nın 109/2 maddesinde ise "talep konusunun miktarının taraflar arasında tartışmasız veya açıkca belirli ise kısmi dava açılamayacağı" düzenlenmiştir.
    Yasa hükmünden de açıkca anlaşıldığı üzere HMK/109-2 maddesinin uygulanabilmesi için "talep konusunun miktarının tüm taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli olması" gerekmektedir.
    Somut uyuşmazlıkta, talep konusunun miktarı davacı yönünden açıkca belirlenebilir durumda olmakla birlikte, savunmasına göre davalı yönünden tartışmasız veya açıkça belirli değildir.
    Bu halde uyuşmazlıkta HMK 109/2 maddesi hükümlerinin uygulanması mümkün bulunmamaktadır.
    Taraflar arasındaki ihtilaf, HMK 109/1 maddesine mümas ve kısmi davaya konu olabilecek niteliktedir.
    Nitekim, davacı vekilince de, dava HMK 109/1 maddesine uygun şekilde, kısmi dava olarak açılmıştır.
    Mahkemece, davanın yanlış nitelendirilmesi sonucu HMK 109/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi doğru değildir.
    Kaldı ki, yerel mahkemenin hükme dayanak aldığı HMK 109/2 maddesi, temyiz aşamasında 11.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren 6644 sayılı Yasa"nın 4. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olup, temyiz incelemesi tarihi itibariyle dava şartı noksanlığı giderilmiştir.
    Açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde onanmasına ilişkin Sayın Çoğunluk görüşüne karşıyım.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi