3. Hukuk Dairesi 2016/11838 E. , 2017/2434 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki nafakanın kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı dava dilekçesinde; davalı ile boşandıklarını, davalıya aylık 300 TL yoksulluk nafakası bağlandığını, karardan sonra davalının babasından 1.200 TL aylık yetim maaşı aldığını, birlikte kaldığı çocuklarının da çalıştığını belirterek; bu nafakanın kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; devletten aldığı maaşı erkek kardeşi 20 yıl annesine baktığı için onunla paylaştığını, kredi çekip ödediğini, sağlık durumundan dolayı fizik tedavi gördüğünü, ihtiyaçlarını karşılamadığını, bu nafakaya ihtiyacı olduğunu bildirerek; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile, Adana 3. Aile Mahkemesinin 2015/157-142 E-K sayılı dosyasında davalı yararına hükmedilen aylık 300 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, süresi içerisinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; yoksulluk nafakasının kaldırılması istemine ilişkindir.
TMK’nun 176/3. maddesi uyarınca; İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
Davacı; yukarıdaki yasa hükmü gereğince; davalının yoksulluğunun zail olduğu iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.
Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu"nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Bu durum, ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır.
Somut olayda, boşanma ile yoksulluğa düşen davalıya 300 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş olup, karardan sonra da babasından yetim aylığı bağlanmıştır. Zira, aldığı nafaka miktarı ile, bağlanan yetim aylığı miktarı toplamı, onu, yoksulluktan kurtaracak miktara ulaşmamıştır. Davalının babadan maaş almış olması nafakanın kaldırılması için yeterli neden değildir, ancak indirim şartları oluştuğu gözetilerek, davalının savunması da dikkate alınmak suretiyle, makul bir miktar nafakanın indirilmesine karar verilmesi gerekirken; nafakanın tümden kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.