21. Hukuk Dairesi 2014/18702 E. , 2015/13681 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işveren ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 01.04.1996 tarihinden itibaren 01.05.2007 tarihine kadar en son 600,00 TL ücretle davalı işverene ait iş yerinde önce çırak olarak başlayan kalfa ve usta olarak devam eden ve davalı Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddi ile hükümde yazılı şekilde karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Aynı zamanda 506 sayılı Kanun’un 2. maddesine göre sigortalılık niteliği, hizmet akdinin kurulması ve 6. madde gereğince çalışmaya başlanması ile edinileceği düzenlenmiştir. 506 sayılı Kanun’un “Sigortalı Sayılmayanlar” başlıklı 3/II-B maddesinde; “Özel kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında, çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile bu Kanunun 35"inci maddesi hükümleri uygulanmaz” hükmü öngörülmüştür.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı işverence davacı adına 01.05.2007 tarihli işe giriş bildirgesinin verildiği, davacının davalı işyerinden 01.05.2007-02.01.2008 tarihleri arasında çalışmasının bildirildiği, davalı işyerinin 22.09.2001 tarihinden itibaren yasa kapsamına alındığı, davalı işyerinin 2001/3-2009/4.ayları arasındaki dönem bordrolarının ve 2007 yılı 5 ve 12.ayları arasındaki imzalı ücret bordrolarının getirildiği, davalı işverenin 19.02.2001 tarihinden itibaren döşemeciler odasına kayıtlı olduğu, davacı ve davalı tanıklarının beyanlarına başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davanın reddine karar verilmiş olmasına rağmen hükmün gerekçesinde tanıkların çalışmayı doğruladıkları ifade edilerek hüküm ile gerekçe arasında çelişki oluştuğu, davacının hangi tarihler arasında askerlik yaptığının tespit edilmediği, 09.05.2013 tarihli duruşmada davacı vekilinin iki adet çıraklık sözleşmesi aslı, iki adet çıraklık eğitim müdürlüğü tarafından düzenlenen belge ibraz ettiğinden söz edilmesine rağmen dosya içinde söz konusu belgelere rastlanılmadığı, komşu işyeri araştırması yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, davacının ibraz ettiği çıraklık ile ilgili evrakları dosya içine almak, davacının hangi tarihler arasında askerlik yaptığını sormak, davalı işverenin vergi mükellefiyetinin hangi tarihte başladığını araştırıp tespit etmek, davalı işyerinin yasa kapsamına alınma tarihinden önce faaliyette bulunup bulunmadığını belirlemek, ihtilaflı döneme ilişkin dönem bordrolarında kayıtlı ve tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, .. Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Kabule göre de, davacının beyanı ve yaşı itibariyle çalışmasının başlangıcının çırak olarak geçtiği ortada olduğundan, 506 sayılı Yasa"nın 3/II-B maddesini göz önünde bulundurarak çıraklık döneminin ne kadar sürdüğünü belirleyerek buna göre karar vermek gerekmektedir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 15.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.