16. Hukuk Dairesi 2015/13634 E. , 2017/6291 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : UYGULAMA KADASTROSU
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sırasında ... Mahallesi çalışma alanında bulunan ve davalılar ... ve müşterekleri adına tapuda kayıtlı bulunan eski ..., ..., ... parsel sayılı 19.100.00, 81.800.00, 541.450,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar sırasıyla; ... ada ...; ... ada ... ve ... ada ... parsel numarasıyla 19.076.74, 75.665.17, 513.845,82 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiş ve yapılan uygulama kadastrosu sırasında davalılara ait taşınmazlar ile davacı ...’ın müştereken malik olduğu, ... Köyü çalışma alanında bulunan ... ada ... parsel sayılı 630.000,00 metrekare yüzölçümlü taşınmazda mükerrerlik (binme) olduğu tespit edilerek taşınmazların tapu kütüklerinin beyanlar hanesine mükerrerlik şerhi verilmiştir. Davacı ..., müştereken maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan mükerrerlik şerhinin kaldırılması istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine, talep halinde dosyanın görevli ... Batı Kadastro Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz; davalı ... ve arkadaşları vekili tarafından ise katılma yoluyla temyiz edilmiştir.
Mahkemece, uyuşmazlığın 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/a maddesinde yer alan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğinde olduğu; bu nedenle uyuşmazlığın 3402 sayılı Kanun’un 41. maddesi kapsamında değil 22/a kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek Kadastro Mahkemesine görevsizlik kararı verilmiş ise de varılan sonuç yasal düzenlemelere uygun düşmemektedir.
Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/1 maddesinde düzenlenen mükerrer kadastro işleminin tespit edilmesi sonucu çekişmeli taşınmazın beyanlar hanesine verilmiş olan mükerrerlik şerhinin iptali istemine ilişkindir.
Davacının kayden malik olduğu ... ada ... parselin bulunduğu Tekke Köyü‘nde tapulama çalışmaları 1951 tarihinde; davalıların kayden malik olduğu ..., ... ve ... parsellerin bulunduğu ... Beldesi (sonradan yapılan mahalle taksimatına göre ... Mahallesi)’nde ise 1952 tarihinde kesinleşmiştir. 3402 sayılı Kanun’un 22/a maddesi uyarınca ... Beldesi (... Mahallesi) çalışma alanında 2012 yılında yapılan uygulama kadastrosu çalışmaları sırasında ise davalıların kayden malik olduğu ..., ... ve ... (yeni ... ada ...; ... ada ...; ... ada ...) parseller ile davacının müşterek malik olduğu ... Köyü ... ada ... parselin kısmen mükerrer olduğu anlaşılarak, tüm bu taşınmazların tapu kayıtlarına 24.02.2012 tarih ve 430 yevmiye numarası ile “bu parsel üzerinde mükerrerlik-binme vardır” şerhi verilmiş; sonrasında ise Tapu Müdürlüğü’nün 24.02.2012 tarih ve 430 sayılı yazısı ile taraflara 30 gün içerisinde ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nde dava açmalarını belirten yazı tebliğ edilmiş; davacı vekili tarafından da belirtilen süre içerisinde iş bu dava açılmıştır. İkinci kadastro yasağını düzenleyen 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 22. maddesi “Evvelce tespit, tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastro veya tapulaması yapılmış olan yerlerin yeniden kadastrosu yapılamaz. Bu gibi yerler ikinci defa kadastroya tabi tutulmuşsa, ikinci kadastro bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılır ve Türk Medeni Kanunu"nun 1026. maddesine göre işlem yapılır. Süresinde dava açılmadığı takdirde, ikinci defa yapılan kadastro, Tapu Sicil Müdürlüğünce re’sen iptal edilir.” hükmünü havidir. Bu hüküm uyarınca, daha önce kadastrosu yapılan bir taşınmazın yeniden kadastroya tabi tutularak tapuya tescil edilmiş olduğunun anlaşılması halinde, ilk yapılan kadastro çalışmasına itibar edilir.
Her ne kadar mahkemece uyuşmazlığın, 3402 sayılı Kanun’un 22/a kapsamında olduğu gerekçesiyle Kadastro Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmiş ise de; dava, açıklanan niteliğine göre mükerrer kadastrodan kaynaklanmaktadır. Bir başka ifade ile, somut olayda 3402 sayılı Yasa"nın 41. maddesinden kaynaklanan bir uyuşmazlık olmadığı gibi aynı Kanun"un 22/2-a maddesinden kaynaklanan bir uyuşmazlık da yoktur. Uyuşmazlık 3402 sayılı Kanun"un 22/1 madde kapsamında ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 1026. maddesinde düzenlenen ve niteliği itibariyle mülkiyet ihtilafından kaynaklanan mükerrer kadastro haline ilişkindir. Mükerrer kadastrodan kaynaklanan davalarda ise görev Asliye Hukuk Mahkemesine aittir. Bu nedenle Tapu Müdürlüğü’nce davacıya Sulh Hukuk Mahkemesi’nde dava açması gerektiğini içeren yazı tebliğ edilmiş olması somut olayda asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu sonucunu değiştirmez. Uyuşmazlık 3402 sayılı Yasa’nın 41. maddesinden de kaynaklanmadığına ve niteliği itibariyle uygulama kadastrosu ile yapılan tespite itiraz niteliğinde de bulunmadığına göre Mahkemece görevsizlik kararı ile dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi gerekirken; uyuşmazlığın niteliğinde hataya düşerek kadastro mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 10.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.