3. Hukuk Dairesi 2016/7939 E. , 2017/2488 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile arasında tarımsal sulama amaçlı abonelik sözleşmesi kurulduğunu, sayacın yanması nedeni ile son endeksin okunamamasından dolayı davalı tarafından 01/06/2012 tarihinden 15/09/2012 tarihine kadar 107 gün süre ile tesisin kurulu gücü üzerinden tahakkuk yapılarak, 2012/12 dönem endeks esaslı olmayan fatura düzenlediğini; davalının, bu şekilde hesap yapmasının hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını; hesaplamanın mevzuat hükümlerine aykırı ve fatura miktarının fahiş olduğunu iddia ederek; davalı kuruma 56.266,70 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının davalıya 48.267,11 TL borçlu olmadığına dair verilen hükmün davalı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 2014/9505 E.,2015/2177 K. sayılı kararı ile, "... Bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda; tahakkuk dönemine ilişkin ürün sulaması için gereken enerji miktarı üzerinden zirai verilere göre hesaplama yapılmış, mahkemece alınan bu rapor benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiştir. EPMHY 19.maddesine göre, sayacın müşterinin kusuru dışında herhangi bir nedenle tüketim kaydetmediğinin tespiti halinde, varsa müşterinin aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketimleri (aboneliğin başlangıcından tahakkuk tarihine kadar olan geçmiş dönem tüketimleri) dikkate alınarak; yoksa, sayaç çalışır duruma getirildikten sonraki müşterinin ödeme bildirimine esas ilk iki tüketim dönemine ait tüketimlerinin ortalaması alınarak hesap yapılması gerektiği kuşkusuzudur. Mahkemece benimsenen rapor yetersizdir.
Hal böyle olunca, mahkemece; dosyanın, önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak ve aralarında elektrik mühendisi bilirkişilerin de bulunduğu üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi; bilirkişi heyetinden, davalı kurumun davacı taraftan isteyebileceği elektrik bedelinin , Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği"nin 19. maddesine göre
./..
-2-
hesaplanması konusunda denetime elverişli yeni bir rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır..." gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacının davalıya 21/01/2013 tarih, 2012/012 dönem ve 56.266,70 TL miktarlı fatura nedeniyle 55.093,00 TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Somut olayda davacı, sayacının yanması nedeni ile elektrik tüketiminin tespit edilemediği döneme ilişkin olarak davalı kurum tarafından tahakkuk ettirilen fatura borcunun fahiş olduğunu ve bu borçtan sorumlu tutulamayacağını iddia etmiş, davalı ise yapılan tahakkukun usulüne uygun olduğunu ileri sürmüştür.
Dairemizin az yukarıda açıklanan bozma ilamında; uyuşmazlığın, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nin “Sayacın tüketim kaydetmemesi" başlıklı 19.maddesi gereğince, davacının sayacının yanmış olması nedeni ile tüketimin tespit edilemedeği dava konusu dönemdeki borç miktarının, müşterinin aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketimleri (aboneliğin başlangıcından tahakkuk tarihine kadar olan geçmiş dönem tüketimleri) dikkate alınarak; yoksa, sayaç çalışır duruma getirildikten sonraki müşterinin ödeme bildirimine esas ilk iki tüketim dönemine ait tüketimlerinin ortalaması alınarak hesap yapılması gerektiği açıklanmıştır.
Bozma ilamı doğrultusunda yapılan bilirkişi incelenmesi sonucu düzenlenen ve hükme esas alınan raporda, abonenin geçmiş tüketim kayıtları bulunmaması sebebi ile sayacın çalışır duruma getirilmesinden sonraki iki döneme ait tüketim ortalaması alınarak hesaplama yapıldığı, bu yönüyle hesaplamanın EPMHY"nin 19. Maddesine uygun olduğu, ancak günlük ortalama tüketim miktarının belirlenmesi hususunda, kıyasa esas alınan dönemdeki toplam tüketim miktarının "sulama dönemi gün sayısı" olan 107"ye bölünerek hesaplanması gerekirken, bu dönemdeki toplam tüketim miktarının toplam gün sayısı olan 360"a bölünmesi sureti ile daha düşük günlük tüketim miktarı üzerinden hesaplama yapılması hatalı olup, bu nedenle bilirkişi raporunun hükme esas alınamaz.
O halde mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar göz önüne alınarak, davalı kurumun davacı taraftan isteyebileceği elektrik bedelinin, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği"nin 19.maddesine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3- Öte yandan, "Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde,Yargıtay, hükmü temyiz edenin aleyhine bozamaz. (Aleyhe bozma yasağı). Bundan başka,taraflardan yalnız birinin hükmü temyiz etmesi halinde, Yargıtay"ın (temyiz eden tarafın lehine olarak) verdiği bozma kararına uyan yerel mahkeme de artık,temyiz eden tarafın,önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm veremez. Buna da "aleyhe hüküm verme yasağı" denir. Taraflardan yalnız birinin temyizi üzerine verilen bozma kararına uyan mahkemenin temyiz eden tarafın, önceki (bozulan ) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm vermemesi ilkesi, usule ilişkin kazanılmış hak müessesesi ile de yakından ilgilidir." (Prof.Dr. Baki Kuru, Hukuk
../...
-3-
Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt ;5, 2001, s; 4732 -4737 )
Somut olayda, mahkemece verilen ilk kararında davacının davalıya 48.267,11 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş anılan bu karar sadece davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ve yukarıda anılan nedenler ile bozulmuştur.Bozmaya uyulduktan ve bozma gerekleri yerine getirildikten sonra bu defa davacının davalıya 56.266,70 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Oysa, önceki karar davacı tarafından temyiz edilmemiş olduğundan o kararda hükmedilen miktar davalı yararına kazanılmış bir hak oluşturmuştur.
O halde, mahkemenin davalı yararına kazanılmış hakkı ihlal ederek aleyhe hüküm verme yasağına aykırı olacak şekilde karar vermiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve ücüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.