1. Hukuk Dairesi 2017/1794 E. , 2017/2049 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması nedenine dayalı tapu iptali-tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
Getirtilen kayıt ve belgelerden, davacı ..."nin babası ..."un 1996 yılında, annesi ..."nın da 2005 yılında öldükleri; davalı ..."nın davacının kız kardeşi olduğu, davalı ...in de ..."nin kocası olduğu; davacı tarafından düzenlenen 18.10.2000 tarihli vekaletnamede, murisi olan babası ..."tan ve ölümü halinde annesi ..."dan intikal eden ve edecek olan hak ve hisselerinin satışının konusunda ..."e yetki verildiği; ..."in de bu vekaletnameyi kullanarak, davacının babasından intikal eden taşınmazlardaki paylarını 10.07.2001 tarihinde, davacının annesinden intikal eden taşınmazlardaki paylarını da 12.05.2006 tarihinde Hasibe"ye satış yoluyla temlik ettiği görülmektedir.
Davacı ..., oğlu ..."ın 1997 yılı içerisinde davalılardan aldığı borcu ödeyemediğini, davalıların kurduğu baskı üzerine teminat amacıyla davalı ...’e taşınmaz satış yetkisi içeren vekaletname vermek zorunda kaldığını, ...’in de bu vekaletname ile anne ve babasından intikal eden 5, 7, 12, 13, 21, 29, 41, 42, 90 parsel sayılı taşınmazlardaki tüm paylarını davalı ...’ye görünürde satış olarak devrettiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazların anne ve babasından gelen payları bakımından tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde payların gerçek değeri üzerinden şimdilik 30.000-TL"nin faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar ... ve ..., davacı tarafından kendilerinden alınan borcun ödenmemesi halinde miras hisselerini devretmeyi taahhüt ettiğini, borç ilişkisini ikrar ettiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Gerçekten de, dosya içeriği ve toplanan delillerden, özellikle davacının oğulları olan ve tanık sıfatıyla dinlenen ... ve ..."in beyanlarından; davalılardan alınan borcun tamamının ödenememesi nedeniyle davacının babası ..."tan intikal eden payların davalılara devrinin kararlaştırıldığı ve davacının iradesine uygun olarak da anılan payların Hasibe"ye devredildiği anlaşıldığına göre, davacının babasından gelen paylar hakkındaki davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacının bu hususa yönelik temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Ancak, davacının annesinin ölümünden sonra intikal eden payların devri bakımından vekile bir talimat verilmediği ileri sürüldüğü halde, bu iddia üzerinde yeterli inceleme ve araştırma yapılmamıştır.
Bilindiği üzere vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez.
Hal böyle olunca, davacının annesi ..."dan intikal eden payların her bir taşınmaz yönünden saptanması, bu payların temlik tarihindeki değerlerinin belirlenmesi, taraflar arasındaki borç ilişkisi de gözetilip tüm deliller yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirilerek davacının, annesinden intikal eden paylar hakkında talimatının bulunup bulunmadığının ve vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığının açıklığa kavuşturulması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilip yazılı biçimde hüküm kurulması isabetiszidir.
Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.