20. Hukuk Dairesi 2015/513 E. , 2016/2613 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ..., 3402 sayılı Kanunun 4. maddesini değiştiren 5304 sayılı Kanunun 3. maddesi gereğince ... köyünde yapılan orman kadastrosu sırasında dava dilekçesine ekli bulunan krokide gösterilen taşınmazın orman sınırları dışında bırakıldığını, oysa; bu yerin orman sayılan yerlerden olduğunu ileri sürerek ve ... ile köy tüzel kişiliğini hasım göstererek tesbitin iptali ve çekişmeli yerin orman niteliği ile ... adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın 191 ada 1 parsel altında, belgesizden, 2039.89 m2 miktarla tarla niteliğinde ..., 191 ada 2 parsel altında belgesizden 19857.55 m2 miktarla, ... zilyetliğinde olduğu belirtilerek nitelik ve malik haneleri boş bırakılmak suretiyle tesbitinin yapıldığı belirlenmiş, tutanağın edinme sebebi sütununda zilyet olarak ismi geçen kişiler davaya dahil edilmiştir.
Yapılan yargılama sonucunda ...nin davasının kabulüne, taşınmazların orman niteliği ile ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 15/12/2011 gün ve ... sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: "Mahkemece, çekişmeli taşınmazların 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi gereğince orman içi açıklığı niteliğinde olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuşsa da, delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmüştür. Dosya arasında bulunan belgelerden, özellikle komşu parsellere ait tutanak örneklerinden çekişmeli taşınmazlara komşu bulunan ... köyü 192 ada 1, 193 ada 1 ve 3; ... köyü 224 ada 2, 243 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların kişiler adına tesbit edilip kesinleştikleri anlaşılmaktadır. Çekişmeli yerlerin bu hali ile orman içi açıklığı olduklarından söz edilemeyeceği gibi 1953 tarihli hava fotoğrafı ile 1959 tarihli memleket haritasında açık alanda kaldıkları da tartışmasızdır. Taşınmazlar başında yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar her iki parselde de davalı ...’ın zilyetliğini doğrulamışlarsa da anlatımları yeterli değildir. Tarım bilirkişisi raporu, taşınmazların ekonomik amacına uygun biçimde kullanılan tarım alanı olup olmadıkları konusunda duraksama yaratmaktadır. Ayrıca; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde düzenlenen kısıtlamalar davalı ile adı belirtilmeyen ve Ayvaalan’lı bir kişi olduğu söylenen satıcı yönünden araştırılmamıştır. Delillerin yanlış değerlendirilmesi ve eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Açıklanan nedenlerle; zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davalı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca davalı yönünden; müstakil zilyetlik süresinin 20 yıla ulaşmadığının belirlenmesi halinde ise satıcı yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri nazara alınarak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. Değinilen yönler gözardı edilerek kurulan hüküm usûl ve kanuna aykırıdır." denilmiştir.
Mahkemece, davanın reddine; dava konusu .. ilçesi ... mahallesi (köyü) 191 ada 1 parselin davalı ..., aynı mahal 191 ada 2 sayılı parselin davalı ... adına tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre orman kadastrosu yapılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 02/03/2016 gününde oy birliği ile karar verildi.