11. Hukuk Dairesi 2015/8313 E. , 2016/3066 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 18/02/2015 tarih ve 2013/14-2015/135 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili; müvekkillerinin davalı şirkette toplam % 33,5 hisseye sahip olduklarını, müvekkillerinin on seneye yakın bir süredir şirket yönetiminde söz sahibi olamadığını, bu süre içerisinde şirketin potansiyeline yakışır bir şekilde büyüyemediğini ve yeterli gelişmeyi gösteremediğini, yaklaşık on senedir müvekkillerine kâr payı dağıtılmadığını, müvekkillerinin şirketin yönetimi, malvarlığı ve kar-zarar durumu hakkında bilgilendirilmediğini, ticari değeri oldukça yüksek olan davalı şirketin olanaklarının tamamından çoğunluk pay sahiplerinin yararlandığını, müvekkilleriyle diğer pay sahipleri arasındaki iletişimin tamamen koptuğunu, şirketin menfaatlerini koruma ve şirketin devamı konusunda anlaşma-uzlaşma olanaklarının kalmadığını, bu sebeplerin TTK’nın 531. maddesi gereğince haklı sebep oluşturduğunu ileri sürerek TTK’nın 531. maddesi gereğince davalı şirketin feshedilmesine, eğer bu talepleri kabul edilmeyecekse müvekkillerinin hisse değerlerinin güncel değerleri üzerinden müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; müvekkili şirketin 2005 yılı sonrası yürütülen özverili çalışmalar neticesi ciddi gelişim kaydettiğini, mali bünyesi güçlü ve kendi alanında yurt çapında söz sahibi bir şirket haline geldiğini, haklı sebeple fesih şartlarının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacıların somut olmayan, ticari hayatla ilgisi olmayan sebeplerden dolayı, şirketten uzaklaşmasının haklı neden olarak kabul edilmeyeceği, ayrıca bu durumun davalı şirket ya da diğer ortaklardan kaynaklandığının sabit olmadığı, genel kurul kararının bulunmaması nedeniyle kâr payının dağıtılmaması hususunun fesih nedeni olmayacağı, bu durumda TTK’nın 531. maddesi gereğince şirketin feshini gerektirir haklı sebeplerin bulunmaması nedeniyle fesih yerine çıkma ve pay değerinin ödetilmesine ilişkin talebin de yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacılar vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 01,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 21/03/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, 6102 sayılı Yasa"nın 531. maddesi uyarınca davalı anonim şirketin haklı sebeple feshine ilişkin olup, 6102 sayılı Yasa"nın 01/07/2012 tarihinde girmesinden sonra açılmıştır. Davacıların ileri sürdükleri fesih sebeplerinin tamamının Yasa"nın yürürlük tarihinden önce gerçekleştiği uyuşmazlık konusu değildir.
6103 sayılı TTK"nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 2/1. maddesinin a-b-c bentlerine göre eski kanun zamanında gerçekleşen hukuki olaylara eski kanun, yeni kanun zamanında gerçekleşen olaylar ise yeni kanuna göre değerlendirelecektir. Dolayısıyla kanunların geriye etkili olarak uygulanmaması kuralı bu maddede bir kez daha ifade edilmiştir. Kural bu olmakla birlikte anonim şirketin haklı nedenle feshinin eski TTK"da düzenlenmeyip ilk defa yeni TTK"da düzenlenmiş olması nedeniyle Yürürlük Yasa"sının 3. maddesi gözetildiğinde eski TTK zamanında meydana gelen sebeplere dayanarak anonim şirketin feshinin mümkün olup olmadığının somut davada değerlendirilmesi gerekmektedir. Yasa"nın 3. maddesine göre, eski kanun zamanında kurulan ancak yeni kanun zamanında da varlığını devam ettiren hukuki ilişkiler bakımından eğer hukuki ilişkinin içeriği taraf iradelerinden bağımsız olarak kanun tarafında düzenlenmişse bu hukuki ilişkinin yeni kanunun yürürlüğe girmesinden sonra meydana getireceği hukuki sonuçlar yeni kanuna göre değerlendirelecektir. İçeriği taraf iradeleriyle serbestçe belirlenmiş hukuki ilişkilere (örneğin sözleşme) ise yeni kanun değil, hukuki ilişkinin kurulduğu tarihteki yasa uygulanacaktır. Ancak tarafların iradelerinden bağımsız olarak kanunla düzenlenen hukuki ilişkilere yeni kanunun uygulanacak olması ancak yeni kanunun yürürlüğe girdiği dönemden sonra meydana gelen hukuki olay ve işlemler için söz konusu olacaktır. Yoksa eski yasa zamanında gerçekleşen ve tamamlanan olaylara yeni yasanın uygulanması söz konusu değildir. Buna Yasa"nın 2. maddesi engeldir.
Somut davada, davalı şirket eski yasa zamanında kurulmuş olmasına ve o tarihte anonim şirketin haklı nedenle feshi yasada yer almamasına rağmen yeni yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte Yürürlük Yasası"nın 3. maddesi gereğince davalı şirketin de haklı nedenle feshi talep edilebilecek ise de haklı nedenle fesih sebeplerinin Yürürlük Yasası 2. maddesi gereğince yeni yasanın yürürlüğe girmesinden sonra gerçekleşmesi veya en azından eski yasa zamanında gerçekleşen sebebin yeni yasa döneminde de devam ediyor olması gerekir. Söz konusu olay eski yasa zamanında gerçekleşmiş ve tamamlanmışsa anonim şirketin feshinin tamamlanan olaya dayalı olarak talep edilmesine 3. madde cevaz vermemektedir. Somut davada maddi vakıalar eski yasa zamanında gerçekleşmiş ve tamamlanmış olup bu maddi vakıaların yarattığı olumsuz sonuçlar yeni yasa döneminde ve dava tarihinde hissedilse dahi bu durum şirketin feshi için yeterli olmadığından işbu davanın bu nedenle reddedilmesi gerektiği ve bu sebeple gerekçenin bu yönde düzeltilerek onanması görüşünde olduğumuzdan çoğunluğun kararına katılmıyoruz.