11. Hukuk Dairesi 2015/8189 E. , 2016/3070 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ SIFATIYLA)
Taraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 31/03/2015 tarih ve 2012/228-2015/260 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, 2004 yılından beri .... unvanıyla sigortacılık sektöründe faaliyet gösterdiğini, ....+şekil ibareli markasını .... nezdinde 07.07.2009 tarihinden itibaren korumalı olarak 2009/35983 sayıda 36. sınıf kapsamında kalan sigorta aracılık hizmetleri yönünden adına tescil ettirdiğini, davalının ticaret unvanında yer alan ve ticaret unvanının esas unsurunu teşkil eden .... ibaresinin müvekkilinin ticaret unvanı ve markasıyla iltibasa sebebiyet verdiğini, bu durumun aynı zamanda haksız rekabete yol açtığını, bu ibare üzerinde ticaret unvanı ve marka tescili nedeniyle öncelik hakkı bulunduğunu ileri sürerek, davalının müvekkilinin marka hakkına, ticaret unvanına tecavüzünün tespitine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ve men"ine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalının tecavüz teşkil eden eylemleri nedeniyle uğranılan zarara binaen 1.000,00 TL maddi, 12.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, davacının iltibasa sebebiyet veren ticaret unvanının terkinine, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiş, 07.05.2013 tarihli celsede davalı olarak ...."ın sehven gösterildiğini, davanın davalı şirkete karşı açıldığını, .... yönünden açılan davadan vazgeçildiğini, beyan etmiş alınan bilirkişi raporu sonrasında maddi tazminat talebini 10.442,36 TL"ye ıslah etmiştir.
Davalı vekili müvekkilinin tescilli ticaret unvanın kullanımının marka hakkına, ticaret unvanına tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmediğini, ticaret unvanının markasal kullanımının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının tescilli ticaret unvanını tescil edildiği şekli haricinde markasal kullanımının bulunmadığı, tescilli ticaret unvanın kullanımının haksız rekabet, marka hakkına ve ticaret unvanına tecavüz teşkil etmediği, ancak davalının ticaret unvanında yer alan ve ticaret unvanının çekirdek unsurunu teşkil eden ..... ibaresinin davacının tescilli ticaret unvanıyla iltibasa sebebiyet verecek derecede benzediği, davacının ticaret unvanının tescil tarihi itibariyle bu ibare üzerinden öncelik hakkının bulunduğu gerekçesiyle davalı adına ticaret sicilinde kayıtlı bulunan ... isminin ticaret sicilinden silinmesine, tazminata ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacının ticaret unvanı ile tescilli markasına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve men"i, sonuçlarının ortadan kaldırılması, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde davalı olarak ...."ı davalı olarak göstermiş, davalı vekilinin cevap dilekçesinde husumete dair itirazları uyarınca 7.5.2013 tarihli celsede "...husumette bir noksanlık yoktur, sadece isimde hata olmuştur, dilekçemizdeki .... isminden vazgeçiyoruz. Davamız limited şirkete karşıdır. Davalı vekili olarak cevap veren meslektaşımız da bu şirketin vekilidir. Böylece taraf teşkilinde bir sıkıntı yoktur..." şeklinde beyanlarda bulunmuştur. Davalı vekilinin vekaletnamesinden vekil edenin .... olduğu anlaşılmakta olup, davacı vekilinin yukarıda bahsi geçen beyanları uyarınca davada husumetin bu şirkete yöneltildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde gerçek kişi tacir olduğu anlaşılan dava dışı ... hakkında hüküm tesis edildiği sabitir. Taraf sıfatı (husumet), dava konusu subjektif hakka ilişkin olmakla, davanın her safhasında itiraz yoluyla öne sürülebilen, dosya kapsamından anlaşıldığı takdirde re"sen nazara alınması gereken bir maddi hukuk sorunu niteliğindedir. HMK"nın 26. maddesi uyarınca da hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği gibi davada taraf sıfatı bulunmayan kişiler hakkında da hüküm tesis edemez. Bu durum karşısında .... hakkındaki davadan vazgeçildiği ve kapanmış, faal olmayan, dava dışı ..."a husumet yöneltilmişcesine araştırma yapılarak esasen davada taraf sıfatı da bulunmayan ... hakkında hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 21/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.