20. Hukuk Dairesi 2015/4933 E. , 2016/2633 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ...Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
2009 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında; ... ili, ... ilçesi, ... köyünde bulunan ... ada ... ve ...parsel sayılı sırasıyla ...m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, Kadastro Mahkemesinin ... E. sayılı dosyasında davalı olduğundan bahisle malik hanesi açık olarak tespit edilmiştir.
Davacı ..., ... Köyünde 5304 sayılı Kanunla değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılan orman kadastrosunda, bazı ormanlık alanların orman dışında bırakıldığını ve dava dilekçesine ekli krokide işaretlenen taşınmazların 101 ada 1 sayılı orman parseline eklenmesi gereken, orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla, orman niteliğiyle ... adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece kadastro tutanak asılları dosya içine alınıp, tespit tutanaklarında yazılı hak sahipleri davaya dahil edilerek, tespit maliki gerçek kişiler olan taşınmazlar yönünden dosya tefrik edilmiş, ...ada ..ve .. parsel numaralı taşınmazlar yönünden yargılamaya devam edilmekle; davanın kısmen kabulü ile ...ada ...parselin.. .. adına tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline, ... ada .. nolu parselin .... adına tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline, ... ada ... nolu parsellerin tespitlerinin iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ...tarafından 111 ada ...nolu parsellere yönelik temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu, 5304 sayılı Kanunla değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parseller orman alanı dışında bırakılmıştır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; dava konusu taşınmazlar hakkında malik hanesi boş bırakılmak suretiyle tespit tutanağı düzenlendiğine göre, 3402 sayılı Kanunun 27, 28 ve 29. maddeleri gereğince Hazine ve ilgili Belediyeler davaya dahil edilip, husumet yaygınlaştırılıp taraf oluşturulduktan sonra, 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince taraflarca gösterilecek delillerle birlikte lüzum görülen diğer deliller de toplanarak taşınmazların gerçek hak sahibi adına tescil edilmesi gerektiği halde, ...... ve ilgili ... davaya dahil edilmeden ve usûlünce zilyetlik ve orman araştırması yapılmadan hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Bu nedenle; mahkemece, öncelikle ... ve ilgili ...davaya dahil edilmeli, taşınmazların bulunduğu yere ait eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, tespit tarihinden 15 veya 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritası, topografik fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro haritaları, geniş pafta örneği ile komşu parsellere ilişkin kadastro tesbit tutanak ve dayanakları ilgili yerlerden getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında halen ...ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, temyize konu taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve .... E.K.; 14.03.1989 gün ve...E.K. ve 13.06.1989 gün ve ... E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapıları, bitki örtüsü ve çevreleri incelenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı belirlenmeli; zilyetlikle kazanılacak kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı yönünden ziraatçı bilirkişiden rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davalılar yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davalılar yanında, (murisler) yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3.7.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri dikkate alınarak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 02/03/2016 gününde oy birliği ile karar verildi.