3. Hukuk Dairesi 2016/13604 E. , 2017/2711 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile 30.10.2012’de kesinleşen karar ile boşandıklarını, davacı tarafından davalıya halen 250TL yoksulluk nafakası ödendiğini, davacının özürlü olduğunu ve tekerlekli sandalyeye mahkum olduğunu, davalının bu koşullarının boşanma sırasında da mevcut olduğunu, ancak boşandıkları sırada davalının herhangi bir gelirinin ve işinin olmadığını, bu sebeple yararına yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, ancak özürlü olması, nedeniyle işe geliş gidişte taksi kullandığı için masrafların çok davalının ise düzenli gelir getiren bir işinin olduğu göz önüne alındığında davalıya yoksulluk nafakası ödenmesine ilişkin koşulların ortadan kalktığını ileri sürerek yoksulluk nafakasının devamının davacıyı yoksullaştırdığını beyanla, dava tarihinden itibaren yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı özetle; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davalı kadının aylık gelirinin olması, davacının fiziksel özrü ve buna bağlı olarak ihtiyaçları göz önüne alındığında yoksulluk nafakası ödenmesi davacıyı yoksullaştıracağı ve geliri olması nedeniyle de davalının yoksulluğundan söz edilemeyeceği gerekçesi ile yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
TMK.nun 176/4. maddesine göre; "Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir." Aynı şekilde 176/3. maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır".
Davacı, yukarıdaki yasa hükümleri gereğince; davalının yoksulluğunun ortadan kalktığı iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 2-656-688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.
Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir ( HGK. 07.10.1998 gün, 1998/2-656 E.- 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2-1158-1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2-397-339 sayılı kararları ).
Somut olayda; davacının Trakya Gümrük Müdürlüğü’nde memur olarak çalıştığı, aylık ortalama 2.700TL gelirinin olduğu, kendisine ait evde annesi ile yaşadığı, davalının ise Mardin Artuklu Üniversitesi’nde hizmet satın alma yolu ile temizlik işçisi olarak çalıştığı, aylık ortalama 1.200TL civarında gelirinin olduğu anlaşılmaktadır.
Yoksulluk durumu; günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları birlikte değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası, ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Onun içindir ki bilimsel öğretide: "Evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğindedir" şeklinde açıklamalara yer verilmiş bulunmaktadır ( Akıntürk, Turgut: Aile Hukuku, 2. cilt, İst. 2002, sh.294 ).
Davalının aylık gelir durumuna göre değerlendirildiğinde, çalışarak elde ettiği gelir ile aldığı nafaka miktarı toplamının, davalıyı yoksulluktan kurtaracak nitelikte bulunmadığının kabulü gerekir.
Mahkemece dava tarihindeki şartlara göre davalının yoksulluğunun ortadan kalkmadığı, asgari ücret sınırındaki gelirinin varlığının yoksulluk nafakasının tamamen kaldırılmasına neden olmayıp indirmeye karar verilebileceği, davacının dava dilekçesindeki kaldırma talebi içinde indirme talebinin de olduğu (çoğun içinde az da vardır ilkesi gereğince) gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davanın tamamen kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.