Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/15625
Karar No: 2016/3083
Karar Tarihi: 21.03.2016

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/15625 Esas 2016/3083 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2015/15625 E.  ,  2016/3083 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24.12.2014 tarih ve 2009/410-2014/2656 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacılar vekili, müvekkillerinin...."nin hissedarları olduğunu, şirketin kurulumundan itibaren bütün genel kurul toplantılarının usule uygun çağrı yapılmaksızın belli hissedarlar arasında yapıldığını, çağrı usulsüzlükleri yanında genel kurul toplantıları ve buna ilişkin tutanaklarda da usulsüzlük olduğunu, bu toplantılarda şirket anasözleşmesine aykırı olarak sermaye arttırımları yapılarak bir kısım ortakların gerçekte hisse bedeli ödemeksizin karşılıksız hisse sahibi yapıldığını, şirket anasözleşmesine, kanunun emredici hükümleriyle iyi niyet kurallarına aykırı kararlar alındığını, şirketin aktiflerinin, taşınır ve taşınmaz mal varlıklarının, sermayesi ve öz kaynaklarının muvazaalı olarak üçüncü kişilere haczettirildiğini, davalı ...... ve ..."in bu işlemleri yapıldığı dönemlerde şirketin yönetim kurulu üyesi olduklarını, bu nedenle şirkete verilen zararlardan sorumlu bulunduklarını ileri sürerek şirketin ilk genel kurul toplantısı hariç tüm genel kurul toplantılarının ve toplantılarda alınan kararların yok hükmünde olduklarının tespitine, bunların iptali ile bu hususta verilecek kararın ticaret sicil memurluğuna tescil ve ilanına, şirketin haksız işlemler ile uğratıldığı zararların tespiti ile fazlaya dair haklar saklı kaymak kaydıyla 8.000,00 TL"nin zarar tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı eski yönetim kurulu üyelerinden tahsili ile şirkete iadesine, şirket mal varlığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ... vekili, müvekkilinin en son 2005 yılında yapılan toplantıda yönetim kurulu üyesi seçildiğini, ancak seçildiği tarihten itibaren şirketi ilzam eder nitelikte hiç bir karara imza atmadığını, 2007 yılında yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiğini, şirket ortaklığı dışında şirketle bir ilgisinin bulunmadığını, genel kurul toplantılarının iptali talebine dair davanın hak düşürücü süre dahilinde açılmadığını, toplantıların yok hükmünde ve batıl sayılmasını gerektirir durum bulunmadığını, müvekkilinin sorumluluğuna ilişkin açılan davada ileri sürülen sebeplerin yerinde olmadığını, bu davanın yasal süreler dahilinde açılmadığını, şirketi iflas noktasına getiren kişilerin esasında davacılar arasında bulunan eski yöneticiler olduğunu, savunarak kötü niyetle açılan davanın reddini istemiştir.
    Davalı ... ... vekili, genel kurul toplantıları ve bu toplantılarda alınan kararların iptaline dair davanın süresinde açılmadığını, davanın kötü niyetle açıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Diğer davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, genel kurul kararlarının iptaline ilişkin davanın süresinde açılmadığı, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin açılan davalarda davalı ..."in zamanaşımı def"inde bulunduğu, sorumluluk doğuran eylemlerin öğrenilmesinden itibaren iki yıl ve her halükarda beş yıl içimde davanın açılması gerektiği, tazminata konu eylemler yönünden bu davalı yönünden zamanaşımı süresinin dolduğu, diğer davalı ....."ın sorumluluğunu gerektirir bir hususun ispat edilemediği, davacıların tespit talebinde bulunduğu hususlar yönünden hukuki yararlarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
    1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
    2-Dava, davalı şirketin ilk genel kurul toplantısı hariç tüm genel kurul toplantılarının iptali, yoklukla malul ve batıl olduğunun tespiti, davalı şirketin uğradığı zararlar nedeniyle eski yönetim kurulu üyeleri olan davalı ... ve..."ın sorumluluklarının tespiti ve tazmini ile davalı şirketin mal varlığının tespiti istemlerine ilişkindir.
    Somut olayda genel kurul kararların iptaline ilişkin dava açma sürelerinin geçtiğine ve davalı şirketin mal varlığının tespitine yönelik dava açmakta davacıların hukuki yararlarının bulunmadığına dair karar gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    Ancak, bir davada taraf ehliyeti dava şartı niteliğinde olup mahkemece öncelikle incelenmesi gereken hususlardandır. Dava dosyasında davacı olarak görünen bir kısım şahısların şirket ortağı olduğu anlaşılmakla birlikte, dosya kapsamında ortaklık pay defterine raslanılamadığından tüm davacılar yönünden taraf ehliyetinin bululup bulunmadığının değerlendirilmesi bakımından öncelikle ortaklık pay defterinin dosya içerisine alınıp davacıların taraf ehliyetinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekir.
    Öte yandan davacılar vekili, davalı şirketin 1987 yılında kurulduğunu, ilk genel kurul toplantısı haricinde yapılan tüm genel kurul toplantılarının ve bu toplantılarda alınan kararların iptali istemi yanında, bu toplantıların ve toplantılarda alınan kararların yoklukla malul ve batıl olduğunu ileri sürülerek bu hususun tespitine dair karar verilmesini de talep etmiştir.
    Bir genel kurul toplantısından söz edebilmek için ana sözleşme ve yasanın öngördüğü yeter sayılarla alınmış bir kararın varlığı gereklidir. Eğer ortaklarca yasal bir genel kurul gerçekleştirilmemiş ise bu toplantıda alınan kararlar yok hükmündedir. Yine, toplantı veya karar yeter sayılarının sağlanamadığı, bakanlık temsilcisinin katılmadığı toplantılar da aynı şekilde yok hükmünde sayılmalıdır. Usul ve şekil kurallarına uygun olarak yapılmış olsa
    da konusu imkansız ya da Yasa"nın veya ana sözleşmenin emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına, şirketin temel yapısına ve sermayenin korunmasına dair hükümlere aykırı olan kararlar da batıl addedilmelidir. Yokluğun veya batıllığın tespiti hususunda dürüstlük kurallarına aykırı düşmedikçe olumlu oy vermiş paydaşlar da dahil olmak üzere menfaat sahibi tüm ilgililer herhangi bir süreye tabi olmaksızın dava açabilirler. Ancak, yokluk ve butlanı gerektiren hususun öğrenilmesinden sonra uzun süre sessiz kalıp dava açmayan ilgililer yönünden TMK"nın 2. maddesi uyarınca dava açma hakkının düşüp düşmediğinin de değerlendirilmesi gereklidir.
    Bu açıklamalar uyarınca, mahkemece davacılar vekilinin bu yöndeki taleplerinin TMK"nın 2. maddesinde belirtilen iyi niyet kurallarıyla bağdaşıp bağdaşmadığı değerlendirilmeli, bu yönde yapılacak değerlendirme sonrasında TMK"nın 2. maddesine aykırılık bulunmadığının tespiti halinde davalı şirketin tüm ticaret sicil dosyası, ana sözleşme ve varsa anasözleşmede yapılan değişiklikleri de içerir şekilde dosya içerisine alınmalı, dava konusu yapılan genel kurul toplantılarına ilişkin çağrı ilanları da dahil olmak üzere tüm belgeler dosyaya getirtilmeli, davacı vekilince dava konusu yapılan 20.3.2009 tarihli genel kurul toplantısının ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2012/402 esas, 2012/578 karar sayılı ilamıyla iptal edildiğine ilişkin beyanda bulunulması nedeniyle bu yönde bir karar verilmiş olması halinde, bu genel kurul toplantısına yönelik davanın konusuz kalacağı dikkate alınarak, söz konusu dosyanın dosya içerisine alınıp incelenmesi ve ilk toplantıdan itibaren her bir toplantı yönünden yokluk ve butlan halinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gereklidir.
    Ayrıca, dava konusu edilen eylemlerin gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı TTK hükümleri uyarınca anonim şirketlerde yasa ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyen yönetim kurulu üyeleri, bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur. Yönetim kurulu üyelerinin ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Başka bir deyişle, şirketin zarar görmesi nedeniyle ortaklar ve alacaklılar da zarar görür. Bu nev"iden bir sorumluluktan söz edebilmek için öncelikle bir zararın bulunması, zararın oluşumunda yönetim kurulu üyelerinin kusurunun olması zorunludur. Yönetim kurulu üyesinin sorumluluktan kurtulmak için kusursuzluğunu ispat etmesi gereklidir. Kusursuzluğun ispatı ise genel hükümlere tabidir. Ancak; dolaylı zarara sebebiyet veren eylemler nedeniyle şirket alacaklısı tarafından TTK"nın 336/5. maddesine binaen alacak isteminde bulunulması halinde, TTK"nın 340, 309. maddeleri uyarınca dava sonucunda hükmedilecek tazminatın zarar verilen şirket yararına hükmedilmesi yönünde talepte bulunulmalıdır. TTK"da yönetim kurulu üyelerinin şirkete verdikleri dolaylı zararlar nedeniyle zamanaşımı ve ibra halleri yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunu ortadan kaldıran sebepler arasında gösterilmiştir. Bu nedenle TTK"nın 309. maddesindeki iki yıllık, beş yıllık ve ceza zamanaşımı süreleriyle, dava konusu genel kurul toplantılarında yönetim kurulu üyelerinin usulünce ibra edilip edilmediğinin, davalı şirketin borçları arasında yer alan kamu alacakları yönünden ise 6183 Sayılı Yasa hükümleriyle Vergi Usul Kanunu"nu hükümlerinin de somut olay yönünden ayrıca değerlendirilmesi gereklidir.
    Açıklanan bu hususlar uyarınca somut olaya gelindiğinde; davalı ... ve..."ın hangi tarihlerde yönetim kurulu üyeliği yaptıkları, bu görevleri nedeniyle usulünce ibra edilip edilmedikleri, ibranın açık ibra niteliğinde olup olmadığı belirlenmeli, sonrasında davalı şirketin zarara uğratılıp uğratılmadığı, uğratılmış ise bu zararlardan eski yönetim kurulu üyeleri olan davalıların sorumlu olup olmadıkları tespit edilmelidir. Bu hususun tespitine ilişkin olarak davalı şirketin borçlu olduğu kurum ve kuruluşlardan bu borçların sebepleri, hangi yıllara ait oldukları, ana para ve faiz miktarları ayrıntılı şekilde sorulup belirlenmeli, davalı şirkete ait tapu kayıtlarında yer alan haciz şerheri gözetilerek
    şirket aleyhine yürütülen icra takip dosyaları da dosya içerisine alınıp değerlendirilmeli, davacı vekilinin 04.12.2014 tarihli dilekçesinde bahsi geçen... Asliye Ceza Mahkemesi"nin 1997/101 esas sayılı dosyası ilgili mahkemeden getirtilmeli, davalı şirketin tüm taşınır ve taşınmaz malvarlıkları tedavülleriyle birlikte araştırılmalı, davalı şirketin tüm defter ve belgeleri davalı şirketten temin edilmeli, davacılar vekilinin hükme esas alınan bilirkişi raporuna yönelik beyanları ve dosya içerisinde yer alan özel denetçi raporları ile davalılardan sadece ... tarafından zamanaşımı def"inde bulunulduğu da gözetilip değerlendirilmelidir.
    O halde, mahkemece yukarıda izah edilen eksiklikler giderildikten sonra içerisinde şirketler hukuku alanında uzman ve mali müşavir bilirkişilerin yer alacağı yeni bir bilirkişi heyeti oluşturulup yukarıda açıklanan hususlar uyarınca bilirkişi raporu alınıp sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken davacıların genel kurul kararlarının yok hükmünde ve batıl olduklarının tespitine ve davalı yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarına ilişkin talepleri yönünden de eksik araştırma ve yazılı gerekçeyle ret karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 21.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi