3. Hukuk Dairesi 2016/14446 E. , 2017/2840 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, tarafların ... Aile Mahkemesinin 2010/352 E. 2011/563 K. sayılı ilamı ile boşandıklarını, kararla birlikte kendisi lehine 150 TL yoksulluk nafakasına, velayeti kendisine bırakılan müşterek çocuk lehine de 150 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, aradan geçen sürede nafakaların yetersiz kaldığını ileri sürerek, nafakaların ayrı ayrı 500 TL"ye artırılmasını talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile davacı lehine daha önce hükmedilen yoksulluk nafakası ile müşterek çocuk için hükmedilen iştirak nafakasının 200"er TL"ye artırılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı tarafın yoksulluk nafakasına dair sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-TMK."nın 182/2 maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.
Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması da gerekmektedir.
Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.
Somut olayda; tarafların 05.07.2012 tarihine kesinleşen ilam ile boşandıkları, boşanma ilamı ile davacı ve 2010 doğumlu müşterek çocuk lehine 150"şer TL yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedildiği, eldeki davanın ise 03.09.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Buna göre tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) tespit edilen gelir durumu, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaçları nazara alındığında, takdir edilen nafaka artış miktarının az olduğu açıktır.
O halde, tarafların tespit edilen sosyal ekonomik durumları, nafakanın niteliği, nafakanın hükmedildiği tarih ile eldeki dava arasında geçen süre, müşterek çocuğun yaşı, ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim dikkate alındığında, mahkemece TMK"nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine uygun miktarda nafaka artışına hükmedilmesi gerekirken; Üfe artış oranı gözetilmek suretiyle, müşterek çocuk lehine az miktarda işirak nafakası artışına hükmedilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
3-Mahkemece davanın kısmen kabul edilmesine rağmen, davanın kabulüne şeklinde karar verilmesi de doğru görülmemiş, ancak; bozma nedenine göre bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.