Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/17777
Karar No: 2017/2980

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/17777 Esas 2017/2980 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2015/17777 E.  ,  2017/2980 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ



    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı , eşiyle birlikte davalıların yaşlı ve bakıma muhtaç murisleri olan babalarına 01/07/2005 ile 01/05/2007 tarihleri arasında mesaisinden arta kalan akşam 8 saat süreyle, bu tarihten sonra ise 7 gün 24 saat esası üzerinden baktığını, murisin Demirlibahçe semtindeki evini kendisi ve eşine bağışlamak istemesi üzerine bu evde gereken tamirat ve tadilatları yaptıklarını, ancak davalıların murisin ölümünden sonra işçilik haklarını ödemedikleri gibi bu eve yapılan tamirat ve tadilat bedelini de ödemediklerini ileri sürerek, tamirat ve tadilat bedellerinin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar ,birinci dönemde herhangi bir iş ilişkisi bulunmadığını, bu tarihlerde başka bir firmadan bu hizmetin alındığını, 15/06/2007 tarihinden itibaren ise davacının eşi Kıymet ile sözleşme imzalandığını, Demirlibahçe’deki murise ait evin ise kapıcı dairesinden çıkarılan davacı ve eşinin mağdur olmaması için kiralandığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
    Mahkemece;dosyanın görevsizlikle gelmesi nedeniyle işlem yapılabilmesi için 400,00 TL’lik gider avansının tebliğden itibaren iki hafta içerisinde dosyaya yatırılması gerektiği ,aksi takdirde HMK’nun 119 ve 318 maddelerine göre davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunda davacıya muhtıra çıkarıldığı, tebligatın davacıya 27.03.2015 tarihinde tebliğ edildiği,iki haftalık kesin süre içerisinde ise dosyada işlem yapılabilmesi için gerekli gider avansının ikmal edilmediği gerekçe gösterilerek HMK’nun 119/2 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş,hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    ./..
    -2-


    Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle usul kanunlarında yer alan süreler hususuna değinmek gerekmektedir.
    Bir davanın açılmasıyla başlayan yargılama faaliyetinde, karara ulaşmak bakımından, mahkeme ve taraflarca yapılması gereken belirli işlemler bulunmakta olup, her işlemin belli bir zaman aralığında yapılması gerekmektedir. Usul hükümleri ile normatif bir değer kazanan bu zaman aralıklarına süre denilmektedir. Böylece usul işlemlerinin yapılması zamansal olarak tarafların ya da mahkemenin arzularına, inisiyatifine bırakılmamış olmaktadır.
    Mülga 1086 sayılı HUMK ile 6100 sayılı HMK"nda öngörülen süreler, nitelikleri bakımından, taraflar için ve mahkemeler için konulmuş süreler olmak üzere ikiye ayrılır:
    Mahkemeler için öngörülen sürelerin, taraflar için öngörülen sürelerden farkı; sürenin geçirilmiş olmasının, o sürede yapılması öngörülen işlemin yapılma olanağını ortadan kaldırmamasıdır. Eş söyleyişle hakim, gecikmeli de olsa süreye bağlanmış olan işlemi yapabilir.Dolayısıyla, gecikmeli de olsa yapılan işlem, oluşturulan karar hukuken geçerlidir ve süresinde yapılmış gibi hukuki sonuç doğurur.
    Sürelerin önemli bir kısmı, taraflar için konulmuş sürelerdir. Taraflar, bu süreler içinde belli işlemleri yapabilirler veya yapmaları gerekir. Bu süre içinde yapılamayan işlemler, tekrar yapılamaz ve süreyi kaçıran taraf aleyhine sonuç doğurur. Taraflar için konulmuş süreler; kanunda belirtilen süreler ve hakim tarafından belirtilen süreler olmak üzere ikiye ayrılır:
    Kanunda belirtilen süreler; kanun tarafından öngörülmüş (cevap süresi, temyiz süresi gibi) süreler olup, bu süreler kesindir. Bir işlemin kanuni süresi içinde yapılıp yapılmadığı, mahkemece re’sen gözetilir.
    Hakimin tespit ettiği süreler ise, kural olarak kesin değildir (Kuru, Baki/ Arslan Ramazan/ Yılmaz, Ejder, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış 22. Baskı, Ankara 2011, s.749).
    Hakim, kendi tayin etmiş olduğu süreyi, HMK’nun 90/2. maddesine göre iki tarafı dinledikten sonra haklı nedenlere dayanarak, azaltıp çoğaltabilir ve bu sürenin, kesin olduğuna da karar verebilir (HMK m.94/2, HUMK m.159).
    Yukarıda da belirtildiği üzere, ilke olarak, hakimin verdiği süre kesin olmayıp, kesinlik için şu iki koşuldan birinin varlığı zorunludur:
    İlk koşul, hakimin kesin olduğunu belirtmeksizin verdiği ilk sürede işlemin yapılmaması nedeniyle ilgili tarafın yeniden süre talep hakkının varlığı karşısında, bu talep üzerine hakimin verdiği ikinci sürenin kesin olması ve bu kesinliğin yasadan kaynaklanmasıdır (HUMK m.163, c.4, HMK. 94/2); bu halde, ikinci kez verilen sürenin kesin olduğu belirtilmemiş ve ihtar edilmemiş olsa dahi, sonuç değişmez.
    İkinci halde ise; yasaya göre hakimin, tayin ettiği ilk sürenin kesin olduğuna da karar verebilmesidir (HUMK m.163/3 c.3, HMK m. 94). Ancak, böyle bir durumda kesin sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi için, buna ilişkin ara kararının yasaya ve içtihatlara uygun şekilde oluşturulması, hiçbir tereddüde yer vermeyecek derecede açık olması ve kesin süreye uyulmamasının sonuçlarının ilgili tarafa ihtar edilmesi gerekir.
    ./..

    -3-




    Mülga 1086 sayılı HUMK"nun 163. maddesi ile 6100 sayılı HMK"nun 94. maddesi uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerekir. Ayrıca verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Bazı hallerde kesin sürenin kaçırılması, o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, davanın kaybedilmesine neden olmaktadır. Böyle bir durumda, geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.Bu cümleden olarak, kesin sürenin amacına uygun olarak kullanılması ve yeterli uzunlukta olmasının yanı sıra, tarafların yargılamadaki tutumları ile süreye konu işlemin özelliğinin de göz önünde bulundurulması gerekir. (Benzer ilkelere YHGK’nun 18.02.1983 gün 1980/1-1284, 1983/141; 22.11.1972 gün 8/832, 935; 13.10.2010 gün 2010/17-510-485; 28.04.2010 gün 2010/2-221-241 ve 28.03.2012 gün 2012/19-55-2012-249 sayılı kararlarında da değinilmiştir.).
    Bu yasal düzenlemeler göstermektedir ki, taraflar; dinlenmesini istedikleri tanık ve bilirkişinin veya yapılmasını istedikleri keşif ve sair işlemlerin masraflarını, mahkeme veznesine yatırmaya mecbur olup, hakim tarafından verilen sürede gerekli masrafı vermeyen tarafın talebinden sarfınazar ettiği kabul edilir. Hakimin, bu masrafların yatırılması konusunda verdiği sürenin kesin olduğunu usulünce karara bağladığı hallerde, kesin süreye uymayan tarafın bu delile dayanma olanağı kalmaz. Kesin süre tarafların yanında hakimi de bağlayacağından uyulmaması halinde, gereğinin hakim tarafından hemen yerine getirilmesi gerekir. (HGK. nun 12.12.2012 günlü ve 2012/9-1180 E. 2012/1182 K. sayılı ilamı).
    Somut olaya gelince;eldeki dava dosyasının Ankara 3 Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 28.01.2015 tarih ve 2015/46 E.-2015/11 K.sayılı ilamı ile verdiği görevsizlik kararı üzerine bu mahkemeye geldiği ve ilgili esasa kaydının yapıldığı,mahkemece ‘’tebligatın taraflarına tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde 400,00 TL’lik gider avansını yatırmaları,yatırılmadığı takdirde ise HMK’nun 119 ve 318 maddeleri uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği’’ ihtaratını içerir muhtıranın davacı vekiline 27.03.2015 tarihinde tebliğ edildiği , mahkemece verilen iki haftalık kesin süre içerisinde belirtilen gider avansının yatırılmadığı gerekçe gösterilerek HMK’nun 119 ve 318 maddeleri uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.


    ./..

    -4-




    Ne var ki,yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve açıklamalar da incelendiğinde görüleceği üzere ,davacı tarafa çıkarılan muhtırada sadece 400,00 TL’lik gider avansının yatırılması gerektiğinin belirtildiği,ancak davacıya yüklenen yükümlülüklerin ,yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve yine her iş için yatırılacak ücretin ayrı ayrı belirtilmediği ve bu haliyle de davacı tarafa verilen kesin sürenin yasanın aradığı koşulları karşılamadığı ve usulüne uygun verilmiş bir kesin süreden söz edilemeyeceği açıktır. Bu durumda, anılan ihtar hukuki sonuç oluşturmaya elverişli değildir.Nitekim kesin sürenin sonuç doğurabilmesi için usulünce ve eksiksiz olması gerekir.(Benzer ilkelere YHGK’nun 12.12.2012 gün ve 2012/9-1200 E. 2012/1216 K sayılı ve 05/03/2014 gün ve 2013/9-651 E . 2014/202 K sayılı kararlarında da değinilmiştir.)
    Hal böyle olunca mahkemece;yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve açıklamalar dikkate alınmak suretiyle,davacı tarafa usulüne uygun şekilde kesin süre ihtaratının yapılması ve sonucuna göre inceleme ve değerlendirme yapılması gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.03.2017 günü oybirliğiyle karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi