23. Hukuk Dairesi 2013/6923 E. , 2014/1757 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 01/11/2012
NUMARASI : 2009/182-2012/457
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl, birleşen ve karşı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davada davacılar-karşı davalılar vekilince duruşmalı, davalı-karşı davacı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde asıl ve birleşen davada davacılar-karşı davada davalılar vekili Av..... ile asıl ve birleşen davada davalı-asıl dava kapsamında açılmış karşı davada davacı yüklenici H.. B.. vekili Av. A.. K.."ın gelmiş olmasıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Asıl davada davacılar vekili, arsa sahibi müvekkilleri ile davalı yüklenici H.. B.. arasında 16.09.2004 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, yüklenicinin edimlerini tam olarak yerine getirmediğini, eksik ve ayıplı imalatlar bulunduğunu ileri sürerek, her bir daire için 5.000,00’er TL’nin davalı yükleniciden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; yüklenici H.. B.. vekilinin müvekkilleri Y. N. Ç.ve I.. E.. aleyhine açmış olduğu karşı davanın ise reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacılar Y. A. ve E. T. vekili, yüklenicinin sözleşme kapsamında ayıplı imalat yaptığını ileri sürerek, her bir daire için 5.000,00’er TL’nin davalı yükleniciden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı-asıl dava kapsamında açılmış karşı davada davacı yüklenici H.. B.. vekili, müvekkilinin sözleşme ile üstlendiği edimlerini tam olarak ve süresinden önce yerine getirdiğini, teslimden uzun zaman sonra bu davanın açıldığını,
müvekkiline süresinde ayıp ihbarında bulunmadıklarını, değişikliklerin arsa sahiplerinin rızaları ile yapıldığını savunarak, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesini istemiş; müvekkilinin yaptığı fazla imalatlar bulunduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davalıların daire payına düşen 10.000,00 TL bedelin karşı davalılar Yusuf N. Ç. ve I.. E..’den tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, ön iskan raporunun alındığı 09.10.2006 tarihinde bağımsız bölümlerin teslim tarihi olarak kabul edildiği, asıl ve birleşen davada talep edilen hususların gizli ayıp olduğu, yüklenicinin de yaptığı faydalı imalat bedelini talep edebileceği gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulü ile 6.514,48 TL’nin davalı yükleniciden tahsiline; asıl dava kapsamında yüklenicinin açmış olduğu karşı davanın kısmen kabulü ile 2.122,50 TL’nin karşı davada davalılardan tahsiline; birleşen davanın kısmen kabulü ile 4.340,98 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davada davacılar ile karşı davada davalılar vekili ile asıl ve birleşen davada davalı-asıl dava kapsamında açılmış karşı davada davacı yüklenici H.. B.. vekili temyiz etmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2) Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Asıl ve birleşen davada davalı- karşı davada davacı yüklenici vekilince paydaş arsa sahiplerinden Y. N. Ç. ile I.. E.. lehine sözleşme dışı işler yapıldığı ileri sürülerek davalıların payına düşen bedellerin tahsili istenmiştir. Yargılama sırasında binanın dış cephesinin farklı malzeme ile kaplandığı tespit edilerek hesaplanan bedel hüküm altına alınmıştır. Ne var ki, hesabı yapılan binanın dış cephe kaplaması ortak alanla ilgili bir imalat olup açıkça bu imalattan yüklenici de yararlandığından, Yargıtay’ın istikrarlı içtihatları uyarınca böyle bir imalattan dolayı bedel talebinde bulunabilmesi mümkün değildir. İzah edilen sebeple karşı davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmadığı gibi, kabule göre de karşı davanın sadece arsa sahiplerinden Y. N. Ç. ve I.. E.. aleyhine açıldığı halde hüküm altına alınan bedelin infazda tereddüt yaratacak şekilde tahsil edilecek davalıların isimlerinin karar yerinde gösterilmemesi ve karşı davadaki davalıların arsa payları farklı olduğu halde bu hususun da dikkate alınmaması hatalı olmuştur.
Gerek asıl gerekse de birleşen davada arsa sahipleri paydaşlarca eksik ve ayıplı işlerin giderilme bedeli talep edilmiş, mahkemece de alınan bilirkişi raporuna istinaden sonuca gidilmiştir. Oysa ki, alınan raporlar hüküm kurmaya elverişli değildir. Gerçekten de birleşen davanın konusu bağımsız bölümler yönünden mahallinde mahkemece herhangi bir inceleme yapılmamış, bilirkişilerce ilk rapora nazaran verilen ve farazi şekilde bu konuda görüş beyan eden 01.10.2012 tarihli ek rapor esas alınarak karar verilmiştir. Ayrıca binada 4 kişilik asansör yerine 3 kişilik asansör yapıldığı belirtilerek bu imalatın makine mühendisinin uzmanlık alanına girdiği halde, hükme esas alınan raporu veren bilirkişi heyetinde bu uzmanlık alanında bilirkişi seçilmeden mevcut heyetçe verilen raporun hüküm yerinde esas alınması doğru görülmemiştir. Şu halde, bilirkişi heyetine makine mühendisi dahil edilerek ve onaylı asansör projesi de getirtilerek bu hususta değerlendirilme yapılmasında zorunluluk bulunmaktadır.
Bunun yanında açıkça projesine aykırı şekilde yapılan imalat dışında bir kısım lavaboların, korkulukların, kapıların, radyatörlerin ve benzeri imalatların teslimde rahatça görülüp denetlenebileceği, muayene edilebileceği açık olmakla, bunlara ilişkin ayıpların da gizli değil açık ayıp olduğunun kabulü gerekir. Yüklenici ise bu yönde savuma yaparak açık ayıplardan dolayı süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını ( TBK’nun 474., 818 sayılı BK’nun 359. maddesi ) ileri sürerek, artık bu imalatla ilgili sorumluluktan kurtulduğunu bildirmiştir ( TBK’nun 477., 818 sayılı BK’nun 362. maddesi ). Oysa mahkemece hükme esas alındığı kabul edilen raporda ayıpların açık olduğu ifade edildiği halde karar yerinde gerekçesi de gösterilmeden bu görüşten ayrılınarak ayıpların gizli ayıp olduğu kabul edilerek hatalı sonuca varılmıştır.
Şu halde mahkemece bilirkişi heyetine makine mühendisi de dahil edilmek ve asansör projesi de getirtilmek suretiyle, mahallinde keşif yapılıp bilhassa birleşen davaya konu bağımsız bölümler de yerinde görülerek işin projesine aykırı yapılan hususlar istisna olmak üzere, ayıpların açık ayıp olarak kabulü ile süresinde ayıp ihbarı yapılıp yapılmadığı taraflarca gösterilecek deliller incelendikten sonra uygun bir karar verilmesi gerekmektedir.
Değinilen yönler nazara alınmadan eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, taraflar yararına BOZULMASINA, peşin harçların istek halinde iadelerine, vekilleri Yargıtay duruşmasında hazır bulunan taraflar yararına takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin birbirlerinden alınarak yekdiğerine verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 10.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.