3. Hukuk Dairesi 2014/6141 E. , 2014/5996 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : TOKAT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2013
NUMARASI : 2013/160-2013/393
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının dava konusu dükkanı 1993 yılında müvekkiline sattığını, satış bedelini aldığını, tarafların eşlerinin kardeş olması, müvekkilinin kızı ile davalının oğlunun evli bulunması nedeniyle aradaki yakın akrabalık ilişkisine güvenen müvekkilinin satış işlemine ilişkin olarak davalıyla herhangi bir sözleşme yapmadığını, davalının müvekkilinin güvenini kötüye kullanarak dükkanı dava dışı üçüncü kişiye sattığını, dükkanın rayiç değerinin 50.000,00 TL olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak 12.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin dava konusu dükkanı davacıya satmadığını, davacıdan herhangi bir satış bedeli almadığını savunmuş, zamanaşımı def"inde bulunarak davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davanın 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmadığı gerekçesiyle reddi cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizce; taraflar arasındaki harici satım sözleşmesinin ifasının taşınmazın dava dışı üçüncü kişiye satıldığı 25.07.2007 günü imkansız hale geldiği, davanın da 16.08.2007 günü 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde açıldığı, buna göre işin esasına girilip hasıl olacak sonucu göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek, hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyma kararı veren mahkemece; işin esasına girilmiş, davacının davalıdan 56.149,10 TL talep edebileceği belirtilerek; taleple bağlı kalınmak suretiyle davanın kabulü cihetine gidilmiş, 12.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talep haklarının saklı tutulmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyize konu uyuşmazlık, tapulu taşınmazın haricen satışından kaynaklanmaktadır.
Davada, davacı taraf tapulu taşınmazı harici sözleşmeyle 1993 yılında davalıdan satın aldığını ve satış parasını ödediğini, davalının 25.07.2007 günü dava dışı 3. kişiye sattığını iddia etmekte ve taşınmazın rayiç değerini davalıdan talep etmektedir. Davalı taraf ise satış sözleşmesinin varlığını inkar etmektedir.
Türk Medeni Kanunu"nun 6. maddesi hükmü uyarınca, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Bu bağlamda; ileri sürdüğü olaylardan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayları kanıtlamalıdır.
Buna göre somut olayda, davacının satış sözleşmesinin varlığını ve ödeme iddiasını yasal delillerle kanıtlaması gerekir. HMK"nın 200.maddesi (HUMK 288-290 md.) gereğince davacının iddiasını miktar itibariyle yazılı belgeyle ispatlaması zorunludur.
Dosya kapsamından davacının iddiasını ispat için dosyaya kira ve abone sözleşmeleri sunduğu, tanık deliline dayanıp, tanık dinlettiği ancak dava konusu dükkanın satışına ilişkin herhangi bir yazılı belgeyi dosyaya ibraz etmediği anlaşılmaktadır. Davalının açık muvafakatı bulunmadığından olayda tanık dinlenemez. Sunulan kira sözleşmesi ve abone sözleşmesi taraflar arasında harici satım sözleşmesinin varlığını ispata yarar nitelikte değildir.
Hal böyle olunca mahkemece; davacının iddialarını yazılı delillerle kanıtlayamadığı ancak dava dilekçesinde yemin deliline dayandığı nazara alınarak, davacıya, davalıya yemin yöneltme hakkı olduğu hatırlatılarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.