3. Hukuk Dairesi 2014/5724 E. , 2014/5999 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ALANYA 4.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/01/2013
NUMARASI : 2012/380-2013/49
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı aleyhine 75.000 Euro asıl alacak ve 39.371,92 Euro faiz alacağının tahsili için icra takibi başlattıklarını, davalının takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına ve % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; zamanaşımı def"inde bulunmuş, davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacının takibe konu parayı her ikisininde avukatı olan Av. N. K.."a teslim edilmek üzere gönderdiğini, bu parayı avukata teslim ettiğini, davacıya borçlu olmadığını, aralarında tanzim ettikleri protokol nedeniyle davacının kendisine borçlu olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davalının zamanaşımı itirazı kabul edilerek; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; davalının banka hesabına gönderilen paranın istirdatı için davalı hakkında başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Temyize konu uyuşmazlık; davaya konu alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır. Bunun tespiti içinde öncelikle davaya konu alacağı doğuran hukuki sebebin doğru tespit edilmesi gerekmektedir.
Bir davada ileri sürülen olguları kanıtlamak taraflara, bu olgulara dayalı olarak uyuşmazlığı nitelemek, uygulanacak yasa maddelerini arayıp bulmak ve doğru olarak uygulamak doğrudan hakime ait bir görevidir. (HUMK. 76.madde; HMK. 33.madde)
Somut olayda mahkemece; dava konusu alacağın sebepsiz zenginleşmeden kaynaklandığı, bu nedenle zamanaşımı süresinin bir yıl olduğu, bir yıllık zamanaşımı süresinin davacının davalıya gönderdiği ihtar tarihinden başladığı, davacının ihtar tarihinden sonraki bir yıllık süre içinde davalı hakkında icra takibi başlatmadığı, davalının zamanaşımı definin süresinde ve yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bir hukuki işlemin borç doğurmasının nedeni irade açıklamasıdır. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni ise kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir. Taraflar arasında malvarlıklarının değişimi bir sözleşmeye dayanır ise sebepsiz zenginleşmeden sözedilemez. Hukuki işlemden ve bunun en yaygın türü olan sözleşmeden doğan borçlarda borçlunun borcunu anlaşmaya uygun şekilde yerine getirmesi gerekir. Borçlu anlaşmaya uygun davranmazsa alacaklı borca aykırılık hükümlerini işletir ve mümkün ise borcun aynen ifasını, değilse doğan zararının giderilmesini talep eder.
Sebepsiz Zenginleşmede ise; sadece mal varlığındaki eksilmenin giderilmesi talep edilebilir. Sebepsiz Zenginleşme alacaklıya ikinci derecede (tali nitelikte) bir dava hakkı temin eder. Malvarlığındaki azalmanın başka asli nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez. Bunun bir sonucu olarak da, sözleşmeden doğan bir hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde tarafların sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir talepte bulunması olanaklı değildir. (HGK 13.06.2007 tarih, 2007/18-330 E. 2007/350 K.; 17.02.2010 tarih, 2010/13-93 E.; 2010/88 K.)
Dosya kapsamından; davacının davalı aleyhine Alanya 3.İcra Müdürlüğü"nün 2011/8166 Esas sayılı dosyası ile 75.000 Euro asıl alacak, 39.371,92 Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 114.371,92 Euro için icra takibi başlattığı, takibin 08.02.2006 tarihinde davalının Garanti Bankasındaki hesaba yapılan ödemeye ilişkin olduğu, taraflar arasında 31.07.2006 günü akdedilen protokol başlıklı belge ile bu ödemenin taraflar arasında sözleşmeye dayalı olarak ödendiği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar mahkemece, davaya konu alacağın sebepsiz zenginleşmeden kaynaklandığı sonucuna varılarak sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda zamanaşımı süresi değerlendirilerek hüküm tesis edilmiş ise de; davacının talebinin dayanağının taraflar arasında 31.07.2006 tarihinde düzenlenmiş protokolden kaynaklandığı açıktır.
TBK.nun 146.maddesinde (818 sayılı BK md.125) sözleşmeye dayanan alacakların, başka türlü hüküm mevcut olmadığı takdirde 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu hükme bağlanmıştır. Dava konusu ihtilafta uygulanacak zamanaşımı süresi, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunması nedeniyle TBK"nun 146. maddesi gereğince 10 yıl olup, dava tarihine kadar geçen sürede zamanaşımı süresinin dolmamıştır.
Hal böyle olunca mahkemece; alacağın TBK"nın 146. (BK"nın 125) maddesi uyarınca on yıllık zamanaşımına tabi bulunduğu, dava tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolmadığı göz önünde tutularak, davalının zamanaşımı def"i reddedilip, işin esasına girilmesi, ardından tüm taraf delilleri toplanarak hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davaya konu alacağı doğuran hukuki sebebin tespitinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.