15. Ceza Dairesi 2019/2249 E. , 2019/7187 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK’nın 157/1, 168/2, 62, 52 ve 51. maddeleri gereğince mahkumiyet
Dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Suç tarihinde katılanın telefonla aranarak, sağlık poliçesinin iptalinin onay işleminin tamamlanmadığından bahsedilip, katılana ait kredi kartına ait numaraların söylenmesinden sonra, kartın güvenlik şifresinin öğrenilmesi ve internet üzerinden gönderilen şifreyi katılanın tuşlaması sağlanarak, kredi kartından 350 TL harcama yapılmak suretiyle sanığın dolandırıcılık suçunu işlediği iddia ve kabul olunması karşısında, sanığın eyleminin, hükümden sonra 02/12/2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 14. maddesi ile 5237 sayılı TCK"nın 158/1.maddesine eklenen (L) bendi kapsamında öngörülen nitelikli dolandırıcılık fiiline ilişkin delillerin takdiri ve değerlendirme yetki ve görevinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerektiği zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca sair hususlar incelenmeksizin BOZULMASINA, aynı kanunun 326/son maddesi gereğince ceza miktarı bakımından kazanılmış hakların gözetilmesine, 25/06/2019 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
5237 sayılı TCK.nun 245/1. madde ve fıkrasında, başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimsenin kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın bunu kullanarak veya kullandırtarak kendisine veya başkasına yarar sağlarsa cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır. Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere; söz konusu madde, “banka veya kredi kartlarının hukuka aykırı olarak kullanılması suretiyle bankaların veya kredi veya banka kartı sahiplerinin zarara sokulmasını, bu yolla çıkar sağlanmasını önlemek ve failleri cezalandırmak amacıyla kaleme alınmıştır. Aslında hırsızlık, dolandırıcılık güveni kötüye kullanma ve sahtecilik suçlarının ratio legis’lerinin tümünü de içeren bu fiillerin, duraksamaları ve içtihat farklılıklarını önlemek amacıyla, bağımsız suç haline getirilmeleri uygun görülmüştür.
Öte yandan 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 3/e maddesine göre kredi kartı, “nakit kullanımı gerekmeksizin mal ve hizmet alımı veya nakit çekme olanağı sağlayan basılı kartı veya fiziki varlığı bulunmayan kart numarasını” ifade etmektedir.
Olayımızda; katılanın telefonla aranarak, sağlık poliçesinin iptalinin onay işleminin tamamlanmadığından bahsedilip, katılana ait kredi kartına ait numaraların söylenmesinden sonra, kartın güvenlik şifresinin öğrenilmesi ve internet üzerinden gönderilen şifreyi katılanın tuşlaması sağlanarak, kredi kartından 350 TL harcama yapılmak suretiyle sanığın dolandırıcılık suçunu işlediği iddia ve kabul olunması, karşısında sadece kart bilgilerini aldığında eylemin TCK’nın 136. maddesindeki kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme suçunun oluşacağı yerleşik Yargıtay içtihatlarından anlaşıldığı ancak; sanığın müştekiden aldığı kredi kartı bilgilerini kullanarak mail order yoluyla müştekinin kredi kartından 350 TL harcama yaptığı,
Sanığın eyleminin bir bütün olarak banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunu oluşturduğu gözetilerek 5237 sayılı TCK.nın 245/1. ve 168. maddelerine uyduğu görüşünde olduğumdan kararın bu çerçevede bozulması düşüncesiyle, eylemin TCK 158/1-L’ye uyduğunu ve Ağır Ceza Mahkemesinin görevli olduğunu belirten sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum.