3. Hukuk Dairesi 2013/21192 E. , 2014/6180 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SAKARYA 1. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/09/2013
NUMARASI : 2012/699-2013/624
Taraflar arasında görülen yardım nafakası arıtrımı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalının kızı olduğunu, Celal Bayar Üniversitesi İşletme Yönetimi Bölümü 1. sınıf öğrencisi olduğunu, okul masraflarını karşılamak için davalı babasının yardımına ihtiyacı bulunduğunu ileri sürerek, müvekkili lehine aylık 400,00 TL yardım nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin emekli polis olduğunu, bakmakla yükümlü olduğu eşi ve iki çocuğu daha bulunduğunu, nafaka verecek durumda olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava tarihi olan 25.09.2012 tarihinden itibaren aylık 400,00 TL yardım nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yardım nafakasının davacının 4 (dört) yıllık öğrenim süresince devamına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; yardım nafakası talebine ilişkindir.
Türk Medeni Kanununun 364/1 maddesine göre; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan alt soyuna nafaka vermekle yükümlüdür. Aynı kanunun 365. maddesinin 2.fıkrasında davanın; davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibaret olduğu düzenlenmiştir.
Türk Medeni Kanunu"nun 328/2 maddesine göre; çocuk ergin olduğu halde eğitime devam ediyorsa, ana ve babasının durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.
Hukuk Genel Kurulu"nun 07.06.1998 gün, 1998/656; 688 sayılı ilamında yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca sözkonusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinmelerinin sağlanması gerekmez.
Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun"un 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.
Somut olayda dosyadaki bilgi ve belgelerden; tarafların baba kız oldukları; davacının Celal Bayar Üniversitesi İşletme Yönetimi Bölümü birinci sınıf öğrencisi olduğu, davacının annesi ile beraber kaldığı, annesinin ev hanımı olduğu ve 494,41 TL ölüm aylığı aldığı, davalı babanın ise emekli polis memuru olup aylık 1.100,00 TL emekli maaşı olduğu, davalının bakmakla yükümlü olduğu eşi ve iki çocuğu daha bulunduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları yardım nafakasının niteliği, davalının gelir durumu, bakmakla yükümlü olduğu kişi sayısı nazara alındığında hükmedilen nafaka miktarı fazla olup, Türk Medeni Kanunu"nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiştir. Bu itibarla davalı tarafın temyiz itirazları yerinde görülerek hükmün bozulması gerekmiştir.
O halde mahkemece yapılacak iş; tarafların ekonomik ve sosyal durumları değerlendirilerek davacının giderleri ile nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı şekilde, dava dışı annenin de davacının masraflarına katlanma yükümlülüğü dikkate alınarak hakkaniyet ilkesi de gözetilerek uygun bir nafakaya hükmetmek olmalıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.