4. Hukuk Dairesi 2013/13392 E. , 2014/9382 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/03/2013
NUMARASI : 2011/327-2013/129
Davacı-karşı davalılar F.. T.. vekili Avukat C. Ö.. vd. tarafından, davalı-karşı davacılar S.. K.. vdl. aleyhine 21/04/2011 gününde verilen dilekçe ile asıl davada haksız haciz ve kişilik haklarına saldırı nedeniyle maddi ve manevi tazminat, karşı davada kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 21/03/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı-karşı davalı F.. T.. vekili ve davalı-karşı davacılar İ.. B.. ile S.. K.. vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı-karşı davalı F.. T.."ın tüm, davalı-karşı davacılar İ.. B.. ve S.. K.."nun aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalı-karşı davacı İ.. B.."nın diğer temyiz itirazına gelince;
Asıl dava haksız haciz ve kişilik haklarına saldırı nedeniyle maddi ve manevi tazminat, karşı dava kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davacı-karşı davalı F.. T.. ve davalı-karşı davacılar İ.. B.. ve S.. K.. tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, dava dışı borçlu avukat C.Ö.. aleyhine icra takibi yapıldığını, takip borçlusu aleyhine kendi avukatlık bürosunda haciz ve muhafaza işlemleri yapılmak istendiğini, borçlu avukatın büroda çalışmadığını belirtmesine rağmen haciz işlemine hukuka aykırı olarak devam edildiğini, ayrıca hakaret ve tehditlerle kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu belirterek, manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalılar karşı dava dilekçelerinde, davacının kendilerine karşı hakaret ve tehdit eylemlerinde bulunduğunu ileri sürerek, manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davalıların haciz için davacının avukatlık bürosuna geldikleri, davacı tarafından takip borçlusunun bürosunda çalışmadığı söylenmesine rağmen haciz işlemi yapmakta ısrarcı davrandıklarını, her ne kadar icradosyasına göre takip borçlusuna tebligat yapılan adreste haciz yapılmak istendiği anlaşılmakta ise de; sadece bu olgunun yapılan haciz işleminin haklı olduğunu göstermeye yetmeyeceği, davalı avukatların haciz işlemi yapılacak yerin bir avukatlık bürosu olduğunu bilerek, meslektaşlarının mesleki çıkarlarının zarar görmesine itibarının zedelenmesine yol açacak davranışlardan uzak durmaları gerekirken gerekli hassasiyeti göstermedikleri, ancak davacının kazancında haciz işleminden sonra bir azalma meydana geldiğinin kanıtlanamadığı gerekçeleriyle asıl davanın kısmen kabulüne, davalı-karşı davacı O.. K.. dışındaki karşı davaların ise esastan reddine karar verilmiştir.
Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat ödetilmesini isteyebilir. Yargıç, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun karar vereceği Medeni Yasa"nın 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Davaya konu edilen olayda; olayların gelişimi, icra dosyasında takip boçlusuna tebligat yapılan adreste haciz yapılmak istenmesi, tarafların karşılıklı olarak tartışmaları ve yukarıda belirtilen ilkeler dikkate alındığında davacı yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı fazladır. Daha alt düzeyde manevi tazminata hükmedilmesi için kararın bozulması gerekmiştir.
3-Davalı-karşı davacı S.. K.."nun diğer temyiz itirazına gelince;
Dosya kapsamından, haciz ve muhafaza işlemlerinin takip alacaklısı vekili sıfatı ile davalı-karşı davacılardan Avukat İ.. B.. tarafından yapıldığı, tarafların tartışması ve olayın büyümesinin ardından, haber verilmesi üzerine diğer davalı avukatların haciz mahalline geldikleri anlaşılmaktadır. Davalı-karşı davacı S.. K.. hakkında açılmış bir ceza davası olmadığı gibi, dosya kapsamında herhangi bir delile rastlanmamıştır.
Şu halde Mahkemece, yukarda belirtilen olgular gözetilerek davalı-karşı davacılardan S.. K.. hakkındaki davanın tümden reddi gerekirken, davalı-karşı davacı S.. K.."nun manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun bulunmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) no"lu bentte gösterilen nedenle davalı-karşı davacı İ.. B.. yararına, (3) no"lu bentte gösterilen nedenle davalı-karşı davacı S.. K.. yararına BOZULMASINA; davacı-karşı davalı F.. T.."ın tüm, davalı-karşı davacılar İ.. B.. ve S.. K.."nun diğer temyiz itirazlarının (1) no"lu bentte gösterilen nedenlerle reddine ve temyiz eden davalı-karşı davacılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 05/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.