11. Hukuk Dairesi 2016/596 E. , 2016/3361 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada.... Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 26/06/2014 gün ve 2012/82-2014/172 sayılı kararı onayan Daire’nin 18/02/2015 gün ve 2014/15053-2015/2190 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin kendisinin bulduğu “....” markasını 2004 yılından itibaren sağlık sektöründe tanınmış marka haline getirdiğini, markanın önceye dayalı ve gerçek hak sahipliğinin müvekkiline ait olduğunu ayrıca markanın tıp ve sağlık kavramıyla özdeşleşmiş bir kelime olup, bir şahsın ya da kuruluşun inhisarında olamayacağını, davalının müvekkilinin markasının tanınmışlığından yararlanmak amacıyla kötüniyetli olarak markayı adına tescil ettirdiğini ve tescil tarihinden itibaren de kullanmadığını ileri sürerek, davalı adına tescilli 2006/.... no"lu “...” markasının hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince temyizi üzerine karar dairemizce onanmıştır.
Davacı vekili bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1- Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebepler ile ceza dosyasında mevcut kullanıma ilişkin belgelerin dava dışı.. ..nin hizmetlerine ilişkin bulunmasına göre, davacı vekilinin HUMK’un 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen aşağıdaki bent dışında kalan sair karar düzeltme isteklerinin reddi gerekir.
2- Ancak, davacı tarafça uyuşmazlık konusu “...” ibaresinin davacı şirkete ait iş yerlerinde tescilsiz marka ve işletme adı olarak kullanıldığı ve bu ibare üzerinde öncelik hakkına sahip olduğu ileri sürülmüştür. Mahkemece de davacının uyuşmazlık konusu ibareyi işletmecisi olduğu sağlık hizmetlerine ilişkin iş yerlerinde işletme adı olarak kullandığı görüşü benimsenmiş ise de bu kullanımın markasal bir hak oluşturmayacağı gerekçesiyle davacInın bu iddiaya dayalı hükümsüzlük talebi de reddedilmiştir.
Dava tarihinde yürürülükte bulunan 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanununun “....” başlıklı 55. maddesi “İşletme sahibini hedef tutmaksızın doğrudan doğruya işletmeyi tanıtmak ve benzer işletmelerden ayırdetmek için kullanılan adların da sahipleri tarafından tescil ettirilmesi lazımdır. İşletme adları hakkında dahi 28, 40, 43 fk 2, 52, 53 ve 54 üncü maddeler tatbik olunur.” hükmünü haizdir.
Bu hükümlerden de anlaşılacağı üzere, özellikle hizmet sektöründe işletme adı...hükümleri uyarınca ticaret siciline tescil ettirilmek suretiyle kullanılabileceği gibi, tescilsiz olarak da hizmet verilen işletme binasında ve bu hizmetlerin sunulduğu ticari belgelerde tanıtma işareti olarak yer aldığı takdirde, bu kullanımın aynı zamanda tescilsiz hizmet markası kullanımı niteliğinde olduğu kabul edilmelidir. Nitekim Dairemizin 03/07/2009 tarih ve 12815/8230 sayılı kararında da hizmet markalarının niteliği gereği sunuldukları hizmet üzerinde kullanım şekli ticaret markalarında olduğu gibi doğrudan ait olduğu mallar üzerine konulmak biçiminde değil, ancak hizmetin sunulduğu bina, araç, gereç, basılı evraklar vb tanıtma vasıtalarıyla mümkündür. TTK"nın 41. maddesine göre de ticaret unvanının (işletme adının) işletmeyle ilgili senet ve sair evrak üzerinde kullanımıyla birlikte işletmenin girişinde herkesin kolaylıkla görebileceği şekilde yazılı olması koşulu gözetildiğinde, her iki tür işaretin de işlemlerinin farklı olmasına karşın ortak noktalarının "..." niteliğinde olduğu görüşü açıklanmıştır. Dosyada mevcut Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen 09/03/2005 tasdik tarihli özel diyaliz merkezi açılma izni belgesinde ve yine Sağlık Bakanlığı tarafından düzenlenen 18/08/2005 tarihli özel hastane mesul müdürlük belgesinde hastane adı olarak “...” ibaresinin kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, söz konusu işletme adlarının davacı şirkete ait belgelerde tescilsiz marka olarak da kullanıldığı dikkate alınarak 556 Sayılı KHK nın 8/3. bendi anlamında davacıya öncelik hakkı sağlayacağı halde aksine düşünceyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu itibarla, yerel mahkeme hükmünün bozulması gerektiğinden davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulüyle Dairemizin 18/02/2015 tarihli 2014/15053 Esas 2015/2190 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, yukarıda anılan gerekçeyle mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin sair karar düzeltme isteğinin HUMK"nun 442. maddesi gereğince REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 18/02/2015 tarihli 2014/15053 Esas 2015/2190 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, ödediği temyiz başvuru, temyiz ilam ve karar düzeltme harcının isteği halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 24/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.