3. Hukuk Dairesi 2013/20625 E. , 2014/6619 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 4.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/09/2013
NUMARASI : 2012/286-2013/392
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili, davalının müvekkilini kandırarak ortak minibüs almak ve işletmek teklifinde bulunduğunu, tarafların, davacının davalı için kredi kullanması ve kullandığı krediyi davalıya vermesi, davalının da 2 adet minibüs alıp işleterek davacının kredi borcunu ödeyip, borç bitince minibüsleri satıp parasının davacıya verileceği şeklinde anlaştıklarını, davacının ING Bank İkitelli Şubesinden bu nedenle 59.130 TL kredi çektiğini ve 25.000 TL"sinin 07/03/2011 tarihinde davalı hesabına "borç" açıklaması ile gönderildiğini, 30.000 TL"yi ise 08/03/2011 tarihinde bankadan çekip noterde elden nakit olarak davalıya teslim ettiğini, 1.168,93 TL"yi ise satın alınan aracın kasko sigortası için ödediğini, bir süre sonra davalıdan haber alamadığını ve davalı hakkında, vermiş olduğu bedellerin tahsili amacıyla Bakırköy 7.İcra Müdürlüğünün 2012/4 esas sayılı dosyası ile icra takibi yaptığını, davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu belirterek davalının takibe itirazının şimdilik 26.168,93 TL sinin iptaline, takibin bu miktar üzerine devamına, %40 icra-inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında minibüs alma ve ortak işletme konusunda bir anlaşma olmadığını, davacının 25.000 TL"yi müvekkiline banka havalesi ile 07/03/2011 tarihinde gönderdiğini, ancak bu parayı ortak minibüs almak amacıyla değil, daha önce müvekkilinden elden almış olduğu borç parayı ödemek amacıyla gönderdiğini, davacının kullandığı kredinin 30.000 TL"sinin elden müvekkiline verildiği iddiasınında doğru olmadığını, 34 UK 6983 plakalı aracın kasko ödemesinin 1.168,93 TL olarak davacının kredi kartından yapıldığını, davacının daha önce müvekkilinden aldığı borçlar karşılığında kasko poliçe ücretini ödediğini, ancak daha sonra bu paraya acil ihtiyacı olduğunu belirtince 21/10/2011 tarihinde banka havalesi ile müvekkili tarafından davacı hesabına 2.100 TL olarak gönderildiğini belirterek davanın reddini ve % 40 kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davacı tarafından davalıya borç olarak 25.000,00 TL"nin banka havalesi ile gönderildiği, ayrıca 1.168,93 TL"nin davalının kasko sigorta bedeli olarak davacı tarafından yatırıldığı, bu bedellerin davalı tarafından davacıya geri ödenmediği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, davalının Bakırköy 7.İcra Müdürlüğünün 2012/4 esas sayılı takibine itirazının 26.168,93 TL asıl alacak ile bu miktarın takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi yönünden iptaline, asıl alacak miktarı olan 26.168,93 TL"nin %20"si oranında davalının inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Somut olayda, davacı davalı ile ortak minübüs almak ve işletmek konusunda anlaştıklarını, bu nedenle kredi çektiğini ve davalıya çekmiş olduğu miktarın 30.000,00 TL"sini elden nakit olarak verdiğini, 25.000,00 TL"sini havale yolu ile gönderdiğini ve davalıya ait 1.168,93 TL sigorta prim borcunun davacı tarafından ödendiğini; davalı ise, davacı ile aralarında minübüs almak ve işletmek konusunda herhangi bir anlaşma olmadığını, davacının davalıya 07.03.2011 tarihinde banka havalesi ile göndermiş olduğu 25.000,00 TL"nin, davacının davalıdan daha önceki tarihte aldığı borç paranın ödenmesi amacıyla gönderildiğini ileri sürmektedir.
Dosya kapsamından davacının 21.02.2011 tarihinde ING Banktan 60.000,00 TL kredi çektiği, kredi ödemesinin 21.03.2011-21.02.2014 tarihleri arası 36 ay geri ödemeli ve aylık kredi taksidinin 2.020,48 TL olduğu, davalı tarafından davacı hesabına "kredi ödemesi" adı altında 2.100,00 TL EFT yapıldığı, davacının davalı hesabına 07.03.2011 tarihinde 25.000,00 TL"yi "BORÇ" açıklaması ile gönderdiği, davalıya ait 34 UK 6983 plakalı aracın kasko sigorta bedeli olan 1.168,93 TL"yi 11.03.2011 tarihinde ING Bank kredi kartından ödediği, davalının 04.01.2011 tarihinde 34 ZY 3244 plakalı minübüsü satın aldığı, davacının 08.03.2011 tarihinde banka hesabından 30.000,00 TL çektiği, aynı tarihte davalının 34 UK 6983 plakalı otobüsü satın aldığı anlaşılmaktadır.
Davacı, davalı hesabına havale yolu ile 07.03.2011 tarihinde 25.000,00 TL"yi "BORÇ" açıklaması ile göndermiş ve bu alacak açısından iddiasını banka dekontuna dayandırmıştır.
Havale hukuki niteliği itibariyle bir ödeme vasıtasıdır. Davalı, paranın ortaklık ilişkisi nedeniyle değil, mevcut bir borcun ödenmesi karşılığı gönderildiğini savunmuş ve gerekçeli inkarda bulunmuştur. Davalı, havaledeki borç kaydı nedeniyle, paranın ileri sürdüğü ilişki sonucu gönderildiğini kanıtlamalıdır.
Mahkemece, "borç" açıklaması ile davalıya davacı tarafından gönderilen paranın, davalı tarafından ihtirazi kayıtla alınıp alınmadığı araştırılmadan, davalının gerekçeli inkarı nedeniyle ispat külfetinin davalıda olduğu kabul edilerek, davalı vekiline davacıya yemin teklif etme hakkının hatırlatıldığı, davalı vekilinin yemin teklif etmeyeceklerini beyan ettiği anlaşılmakta olup, bu beyan üzerine mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
İhtirazi kayıt; “muayyen haklarını kullanmak hususunda serbestisini muhafaza etmek isteyen tarafın bu husustaki vaki beyanı” olarak tanımlanabilir. İhtirazi kayıt ileri sürme hakkı, yenilik doğurucu nitelikte olup, bir hukuksal durumu ortaya çıkarmak, var olan hukuksal durumu değiştirmek veya ortadan kaldırmak için kullanılır. Bu haklar, nitelikleri gereği, sonuçlarını kendiliğinden meydana getirirler. İhtirazi kayıt ileri sürmeye yönelik hak, başka bir hakkı koruyucu nitelikte olup, koruduğu hak, asıl alacağa bağlı olan ve henüz ifa edilmeyen yan edimlere ilişkin haklardır.
İhtirazi kayıt ileri sürme hakkının kullanılmaması ile, alacaklının korunan bu haklarını talep etmesi engellenmiş olur. Bu engellenme itiraz niteliğinde bulunmaktadır. Alacaklının, bu hakkını kullanmakla korumak istediği hakları korunmuş olmakta, bu irade kullanılmaz ise, korunmak istenen (fer’i nitelikte) hak düşmektedir.
Yargılama hukukunun genel bir kuralı olarak, belli bir hukuk kuralına dayanarak hak elde etmek isteyen taraf, bu kuralın uygulanabilmesi için gerekli koşulların varlığını ispat etmekle yükümlüdür. Davalı, gönderilen havalede yazılı borç kaydından haberdar olup olmadığını, ihtirazi kayıt ileri sürüp sürmediğini ya da durumun gereğinden bu hakkını kullandığının anlaşılması gerektiğini ispat etmekle yükümlüdür.
Davalı vekiline mahkemece hatırlatılan yemin hakkının bu deliller toplanıp tartışılmadan, davalıya hatırlatılması bu aşamada hükme esas alınması, mümkün değildir.
Mahkemece, yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınarak, davalı savunması da değerlendirilerek, davalının davacı tarafından yapılan ödemeyi ihtirazi kayıt ileri sürerek alıp almadığı hususu tespit edildikten sonra, ispat külfetinin davacıda mı yoksa davalıda mı olduğu yeniden değerlendirilerek, hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucunda hüküm tesisi hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.