20. Hukuk Dairesi 2016/24 E. , 2017/5511 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 13/05/2014 havale tarihli dilekçesi ile; Tapuda ... ili, ... ilçesi, ... köyü 87 parsel sayı ile gösterilen taşınmazın ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/278 E. - 2005/311 K. sayılı kararı ile ... köyü 100 sayılı parselde bulunan müvekkillerine ait taşınmazın tapu kaydının ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/22 E. - 2006/31 K. sayılı kararı ile ... vasfında olduğu gerekçesi ile iptal edildiğini, kararların kesinleştiğini, müvekkillerine ait tapu kaydının herhangi bir bedel ödenmeden iptal edildiğinden zarara uğradıklarını, bu nedenle davalarının kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkillerinin ... ili, ... ilçesi, ... köyü 87 ve 100 sayılı parselde kayıtlı bulunan taşınmazların tapusunun iptali nedeniyle uğramış oldukları zararların tazmini için şimdilik 5.000.-TL maddi tazminatın dava dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikke davalı taraftan tahsili ile yargılama giderlerinin ve kanunu vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ...; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; tapu kayıtlarının bedelsiz iptal edilemeyeceği, tapusu iptal edilen taşınmazın dava tarihindeki değerine hükmedileceği gerekçesiyle davacının davasının kabulüne,
Buna göre; toplam 170.201,13.-TL tazminat bedelinin, 5.000,00.-TL"sinin dava tarihi olan 12/05/2014 tarihinden itibaren, 165.201,13.-TL"sine ıslah tarihi olan 12/06/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı ...den alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hükme yeterli değildir. Şöyle ki; dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1952 yılında yapılan kadastro sırasında ... mahallesinde bulunan 100 parsel sayılı taşınmaz 1700 m² yüzölçümü ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak ... ... ve arkadaşları adına tescil edilmiş, 09,09,1971 tarihinde davacı ... adına satın alma sonucu tescili yapılmış, daha sonra ... Yönetimi tarafından açılan, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/22 E. - 2006/31 K. sayılı kararı sonucu ... vasfıyla ... adına tesciline karar verilmiş hüküm 24/07/2006 tarihinde kesinleşmiştir.
... köyü 87 parsel sayılı taşınmaz ise 1952 yılında yapılan kadastro sonucu 11900 m² yüzölçümü ve tarla vasfıyla davacı adına tespit ve tescil edilmiş, ... Yönetimi tarafından açılan dava sonucu ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/278 E. - 2005/311 K. sayılı kararı ile taşınmazın 10239 m² kısmının davacı adına olan tapu kaydının iptaline ve taşınmazın bu kısmının ... niteliği ile ... adına tapuya tesciline karar verilmiş hüküm 15/09/2006 tarihinde kesinleşmiş, eldeki dava ise 12/05/2014 tarihinde açılmıştır.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetlerinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; Devlet ormanları özel mülkiyete konu olamayacak ise de genel arazi kadastrosu sırasında taşınmazlar hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişi adına oluşturulduğu, bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının tazmininin gerektiği açıktır. Tapusu iptal edilen taşınmazların arazi niteliğinde oldukları hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak, gerçek zararın, tapu iptal kararının kesinleşme günündeki net gelir metoduna göre hesaplanması zorunlu iken, mahkemece dava tarihi olan 2014 yılı resmî rakamları esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre hüküm kurulması doğru değildir.
Diğer taraftan, hükme dayanak yapılan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen raporda; çekişmeli taşınmazların arsa niteliğinde bulunmadıkları, taşınmazların kısmen meşe, gürgen, kayın vb. ... ağaçlarının, kısmen kapama fındık ağaçlarının yer aldığı açıklanıp ... ağaçlarının bulunduğu alanın ... ağaçlarının kerestelik tomruk geliri ve yakacak odun geliri üzerinden, kalan kesimi ile diğer parseller yönünde ise fındıklık geliri üzerinden dava tarihindeki değerleri belirlenmiştir.
Yine hükme dayanak yapılan raporda çekişmeli taşınmazlarda bulunan ... ağaçların dikme olmayıp doğal yollarla oluşan ... ağaçlarının bulunduğu belirtildiği halde anılan kesimin arazi niteliği itibariyle çevredeki ekilebilir ürünler araştırılıp net gelir metodu ile gerçek değerinin tespit edilmesi gerekirken ... ağaçlarının kerestelik tomruk geliri ve yakacak odun geliri üzerinden m² birim fiyatının belirlenmesi de doğru görülmemiştir.
O halde, çekişmeli taşınmazlar arazi niteliğinde olduklarından çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtildikten sonra konunun uzmanı bilirkişiler marifetiyle yeniden keşif yapılarak, taşınmazların sulu-kuru olup olmadıkları, bitki örtüsü, yerleşim alanlarına uzaklıkları, iklim şartları, arazilerin toprak ve topoğrafik yapıları ve bölgelerindeki konumları gözetilerek taşınmazların ağaçlık olan bölümü yönünden tarla niteliği itibariyle, kapama fındık bahçesi ise fındıklık olarak, kapama fındık bahçesi niteliğinde değil ise tarla niteliği itibariyle çevredeki ekilebilir ürünler araştırılıp elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılıp net gelir yöntemiyle üzerindeki fındık ağaçların ise değerlendirme tarihindeki ilçe tarım müdürlüğü verilerine göre maktu değerlerinin tespit edilmesi, tapu iptali ve
tescil davalarının kesinleştiği tarihteki gerçek değerlerinin hesaplattırılması, taşınmazların varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerlendirme tarihine göre tespit ettirilmesi, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazların zemin değeri, var ise üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri esas alınarak tapu sahibinin oluşan gerçek zararının saptanması gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 15/06/2017 günü oy birliği ile karar verildi.