20. Hukuk Dairesi 2015/17057 E. , 2017/5515 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, imar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle dava dilekçesinde; mevkii ve sınırları yazılı ... İlçesi, ... Beldesinde bulunan iki adet taşınmazın vekil edenleri adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 14.6.2002 günlü krokide (A) harfiyle gösterilen 28.501,65 m2, (B) harfiyle gösterilen 18.226,52 m2 yerin davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, hüküm Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2008/1976 E. – 2779 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Dava konusu taşınmazlar kadastroca tespit dışı bırakılmış ise de dosyadaki belgeler ve tapu kayıt örneklerine göre taşınmazların bir bölümü dava tarihinden önce 7.5.1998 tarihinde idarî yoldan ... adına tapuya tescil edilmişlerdir. Yargılama aşamasında bu durumun anlaşılması üzerine davacılar vekili taşınmazların bu bölümleri hakkındaki davanın iptal ve tescil davası olarak sürdürülmesini istemiştir. Mahkemece bu beyanlar gözönünde tutularak hüküm kurulmuş ise de, tapu sicil müdürlüğünün 18.11.2005 günlü karşılık yazısındaki bilgilere göre tapulu olan taşınmaz bölümlerinin 11.11.2004 tarihinde SS. ... ... Yapı Kooperatifine satış yoluyla devredildiği bildirilmiş, temyiz dilekçesine tapu kayıtlarının örnekleri eklenmiştir. Mahkemece yargılamanın devamı sırasındaki temlik durumu nazara alınmadan hüküm kurulmuştur. Dava konusu taşınmazların bir bölümü dava sırasında el değiştirdiğine göre HUMK"nun 186. maddesi hükmü gözönünde tutularak davacılar vekiline bu bölümler hakkındaki davanın yeni malike karşı yürütülüp yürütülmeyeceği veya tazminat davası olarak sürdürülüp sürdürülmeyeceği hususunun hatırlatılması, seçimlik hakkının kullandırılmasından sonra sonucuna göre işlem yapılması gerekirken bu husus üzerinde durulmaksızın hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu; davanın kısmen kabulü ile, 10/11/2010 tarihli rapor ve krokide (A1) ile gösterilen 18259,93 m²"lik kısım ve (B1) ile gösterilen 15287,91 m²"lik kısımların tarla vasfıyla davacılar adına tesciline; dahili davalı açısından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili, davalı ... ve dahili davalı ... Yapı Kooperatifi tarafından temyiz edilmiş,Dairenin 02/10/2014 tarih ve 2014/5962-8220 sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle;
“...1-Davacı gerçek kişilerin temyiz itirazları bakımından;
Mahkemece dava edilen taşınmazın içerisinde 1998 yılında ... adına tescil edilen taşınmazlar bulunduğu, bu taşınmazların daha sonra satış yolu ile dahili davalı ... Yapı Kooperatifine satış yolu ile geçtiği ve davalı kooperatifinin iyiniyetli üçüncü kişi olduğu gerekçesi ile tapuda kayıtlı taşınmazlar bakımından dahili davalı ... Yapı Kooperatifine karşı açılan davanın reddine karar vermiş ve davacı vekili tarafından hüküm tapuda kayıtlı olan bu taşınmazlar açısından temyiz edilmiştir. Her nekadar, dava tapusuz taşınmazın tescili davası olarak açılmışsa da; yargılama sırasında tapusuz taşınmazların içerisinde tapuda dahili davalı ... Yapı Kooperatifi adına kayıtlı taşınmazlar olduğu anlaşılmış ve davacı vekilince bu taşınmazlar açısından davaya tapu iptal ve tescil davası olarak devam edileceği de açıklanmış olduğuna göre; burada araştırılması gereken husus; bu taşınmazların tapuya kaydedildiği tarih olan 1998 yılına kadar davacı yararına olağanüstü zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığıdır. İncelenen dosya kapsamına göre; dava edilen taşınmaz içerisinde kalan ve dahili davalı ... Yapı Kooperatifi adına tapuda kayıtlı olan taşınmazlar kesinleşen ... tahdidi dışında ise de;arazinin eğiminin % 20 dolaylarında olduğu, 6831 sayılı Kanunun 1/j maddesinin karşıt kavramından eğimi % 12"nin üzerinde olan çalılık ve fundalık karakterdeki yerlerin ... sayılan yerlerden olduğu, H.G.K.’nun 24/10/2001 gün ve 2001/8-964-751 sayılı ve 13/02/2002 gün ve 2002/8 - 183 - 187 sayılı kararları ile bu tür yerler, ... kadastrosunun kesinleştiği güne kadar ... sayılacağından, sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyeceği dolayısı ile taşınmazların tapuya kaydedildiği tarih olan 1998 yılına kadar davacı yararına olağanüstü zilyetlikle taşınmaz iktisap etme şartlarının oluşmadığı anlaşıldığına ve dahili davalı ... Yapı Kooperatifine karşı açılan davanın reddi yolunda hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre; davacı gerçek kişinin temyiz itirazlarının reddine,
2- Davalı ... ve ... Yapı Kooperatifinin temyiz itirazları bakımından;
Mahkemece yapılan inceleme sonucunda, çekişmeli taşınmazın 10/11/2010 tarihli rapor ve krokide (A1) ile gösterilen 18259,93 m²"lik kısım ve (B1) ile gösterilen 15287,91 m²"lik kısımların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmadığı, Medenî Kanunun 713 ve 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerinde yazılı imar - ihya ve kazandırıcı zamanaşımı yolu ile taşınmaz edinme koşullarının davacılar yararına oluştuğu kabul edilerek davanın kısmen kabulü yolunda hüküm kurulmuş ise de delillerin değerlendirilmesinde hata söz konusudur.
Şöyle ki; 1987 yılında yapılan ... kadastrosu sırasında davaya konu taşınmazın da içerisinde yer aldığı arazinin ... tahdit hattı dışında kaldığı tartışmasızdır. Ancak, arazinin eğiminin % 20 dolaylarında olduğu, 6831 sayılı Kanunun 1/j maddesinin karşıt kavramından eğimi % 12"nin üzerinde olan çalılık ve fundalık karakterdeki yerlerin ... sayılan yerlerden olduğu, H.G.K.’nun 24/10/2001 gün ve 2001/8-964-751 sayılı ve 13/02/2002 gün ve 2002/8 - 183 - 187 sayılı kararları ile bu tür yerler, yukarıda yazılı gerekçelerle ... kadastrosunun kesinleştiği güne kadar ... sayılacağından, sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyeceği kabul edilmiştir.
Somut olayda, ... kadastrosunun kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı 03.07.2000 tarihi arasında 20 yıllık zilyetlik süresi dolmamıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksi düşünce ve gerekçelerle kabul yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu davacının ve dahili davalının davalarının reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazların tesciline ilişkin olarak açılmış, ancak, çekişmeli taşınmazların bir kısmının 1998 yılında ihdasen tapuya tescil edilmiş olması nedeniyle bu kısımlar bakımından dava tapu iptali ve tescil davasına dönüşmüştür.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 21.02.1985 tarihinde ilânı yapılıp kesinleşen ... kadastrosu ile daha sonra 24.11.1988 tarihinde ilânı yapılıp dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu 10.01.1959 tarihinde kesinleşmiştir. Taşınmaz bu çalışmada taşlık-çalılık olarak tespit harici bırakılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 15/06/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.