3. Hukuk Dairesi 2014/292 E. , 2014/6812 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/05/2013
NUMARASI : 2013/14-2013/332
Taraflar arasında görülen kayıp kaçak bedelleri, sayaç okuma bedeli vs. iadesi istemi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkiline ait Etlik ve Sincan Hastaneleri ile Genel Müdürlük binasında kullanılan elektrik bedellerine ilişkin faturalarda yer alan kayıp kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim bedeli, personel satış hizmet bedeli ve dağıtım bedellerinin hiç bir hukuki dayanağı bulunmaması sebebiyle iadesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan, Zorlu Elektrik AŞ. aralarındaki abone sözleşmesine göre İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğundan bahisle yetki itirazında bulunmuştur.
Diğer davalılar Anadolu Grup A.Ş. ve E.. A.. ise davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davalılardan Zorlu A.Ş. ile yapılan sözleşmede İstanbul Mahkemelerinin yetkili kılındığı ve HMK"nun 17. maddesine göre bu yetki şartının kesin yetki olduğu gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm, süresinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, abone sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit ve istirdat isteminden ibarettir.
Mahkemenin yargı yetkisi dava konusuna bağlı bir sınırlama yanında, yer itibariyle de sınırlandırılmıştır. Mahkemelerin kendi yargı çevresi içindeki davalara bakabilme iktidarı yetki kuralına göre belirlenir.
6100 sayılı HMK."nun genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesininin 1.fıkrasına göre; "Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir." Aynı yasanın 7. maddesinde de," davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır. Birden fazla davalının bulunduğu hâllerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir." denilmektedir.
6100 sayılı HMK"nın “ yetki sözleşmesi “ başlıklı 17. maddesinde ise “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda, mahkemece, HMK"nın 17. maddesi uyarınca yetkisizlik kararı verilmiştir. Oysa, HMK"nın yetkiyi düzenleyen maddelerinde kesin yetki halleri açıkça belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK"nın 17. maddesinde tacirler ve kamu tüzel kişilerinin aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşme ile yetkili kılabilecekleri, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşme ile belirlenen bu mahkemelerde görülebileceği şeklinde düzenleme yapılmıştır. Taraflar tacir olduğundan 6100 sayılı HMK"nın 17.maddesi uyarınca anılan yetki şartı geçerlidir. Ne var ki, yetki sözleşmesi ya da sözleşmeye konulan yetki şartı ile belli bir veya birden fazla mahkemenin yetkili kılınması hususu kesin yetki olarak değerlendirilemez. Zira, kesin yetki halleri 6100 sayılı HMK"nın yetki ile ilgili hükümlerinde açıkça belirtilmiştir. Örneğin anılan kanunun 11.maddesinde mirastan doğan davalarda, 12.maddesinde ise taşınmazın aynından doğan davalarda kesin yetki kuralı düzenlenmiştir. Kesin yetki bulunan durumlarda taraflar sözleşme ile başka bir mahkemeyi yetkili kılamazlar. Oysa, HMK"nın 17.maddesinde tarafların, yetki sözleşmesine rağmen sözleşmede belirtilen mahkeme dışındaki kanunda yetkili olduğu hükme bağlanan mahkemelerin de yetkilerinin devam edeceğini kararlaştırabilecekleri öngörülmüştür. Kesin yetki durumunda yetki sözleşmesi yapılamaz. Nitekim HMK"nın 18.maddesinde açıkça; " Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hallerinde yetki sözleşmesi yapılamaz." hükmüne yer verilmiştir. Tüm bu hususlar gözetildiğinde yetki sözleşmesi ya da yetki şartında yetkili olduğu belirtilen mahkemenin kesin yetkisinden söz etmek mümkün değildir.
HMK"nun 10. maddesine göre sözleşmelerden doğan davalarda yetki özel yetki kuralıdır. Sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda aktin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir (Kuru sf. 140-prg.8-9).
Bu açıklamaların ışığında, davalılardan Zorlu...A.Ş tarafından sunulan Enerji Satış Sözleşmesinin incelenmesinden; sözleşmenin 19.maddesi ile sözleşmeden doğan uyuşmazlıkların çözümünde İstanbul Mahkemelerinin yetkili kılındığı anlaşılmaktadır. Bu durumda sözleşmenin icra ve ifa yeri Ankara olduğundan davanın Ankara Asliye Ticaret Mahkemesinde de açılabileceği gözetilerek işin esasına girilip hasıl olan sonuca göre uygun bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.