21. Hukuk Dairesi 2015/6169 E. , 2015/12432 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere, temyiz edenin sıfatı ve temyiz nedenlerine göre davalı şirketler vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, 29.05.2005 tarihili iş kazasında yaralanarak %9,20 oranında sürekli iş göremezliğe maruz kalan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi ile istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, 24.461,56TL maddi, 10.000,00TL manevinin davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden, 29.05.2005 tarihili zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası olduğu, anılan kazanın meydana gelişinde %80 oranında davalılar, %20 oranında ise davacı kazalının kusurlu olduğu, yargılama konusu iş kazası sonrasında 10.11.2005 tarihli ibranamede davacının maddi ve manevi zararlarına karşılık 9.000,00TL aldığının belirtildiği anlaşılmıştır.
Birçok Yargıtay kararında vurgulandığı üzere, alacaklının alacak hakkından vazgeçmesini ve bu surette borçlunun borçtan kurtulmasını kapsayan akde "ibra" denir. İbra alacağın tasfiyesini içeren tasarrufi bir sözleşmedir. Konu ile ilgili doğrudan amir bir hüküm bulunmaması nedeniyle sorunun çözümlenmesinin ibranın doğruluk ve güven kuralına aykırı olmaması gereğine sıkı sıkıya sarılarak halledilmesinde yarar vardır.
Kural olarak işçiye veya hak sahiplerine yapılmış ödemenin bu miktar ile sınırlı olmak üzere bağlayıcılığı asıldır. Gerçek anlamda ödemeden söz edebilmek için tazmin edilecek miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunmaması koşuldur. Başka bir anlatımla ödemenin yapıldığı tarihteki verilerle hesaplanan tazminat ile ödenen miktar arasında açık oransızlık bulunmaması koşuldur. Ödemenin yapıldığı tarihteki verilerle hesaplanan tazminat ile ödenen miktar arasında açık oransızlığın bulunduğu
Durumlarda yapılan ödeme makbuz niteliğinde kabul edilebilir. Bu durumda ödemenin yapıldığı tarih göz önünde tutularak davacının karşılanmayan zararının uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanması böylece hesaplanacak miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunup bulunmadığını denetlemek, açık oransızlığın bulunması durumunda maddi tazminata ilişkin ödemeyi "kısmi ifayı içeren makbuz" niteliğinde kabul etmek gerekir. Açık oransızlığın bulunmadığının tespiti halinde maddi tazminat talebinin tümden reddine karar vermek gerekir.
Bu açıklamalar kapsamında somut olayda davacının maddi tazminat istemi bakımından verilen kararda bir hata bulunmamaktadır. Fakat Mahkemece manevi tazminat davasının kısmen kabulü yönünde verilen karar için aynı şeyden bahsetme imkanı yoktur
Şöyle ki; hukuka aykırı bir eylem yüzünden çekilen elem ve üzüntüler, o tarihte duyulan ve duyulması gereken bir haldir. Başka bir anlatımla üzüntü ve acıyı zamana yaymak suretiyle, manevi tazminatın bölünmesi, bir kısmının dava konusu yapılması kalanın saklı tutulması olanağı yoktur. Niteliği itibariyle manevi tazminat bölünemez. Bir defada istenilmesi gerekir. Yargıtay H.G.K"nın 25.9.1996 gün ve 1996/21-397-637 Karar"ı ile 13.10.1999 gün ve 1999/21-684-818 sayılı Kararı da bu doğrultudadır.
Hal böyle olunca davacı sigortalının manevi zararlarına karşılık olarak 2.000,00TL aldığının davaya konu ibranameden ve taraf beyanlarından anlaşılması karşısında manevi tazminatın bölünmezliği ilkesi göz ardı edilerek davacı sigortalı için manevi tazminat isteminin reddi yerine kısmen de olsa kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
O halde, davalı şirketler vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 01/06/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.