10. Ceza Dairesi 2015/6049 E. , 2016/36 K.
"İçtihat Metni"İtirazla İlgili Mahkeme Kararı : ..Ağır Ceza Mahkemesi"nin 20/05/2015 tarihli 2015/191 esas ve 2015/164 sayılı kararı
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
İtiraz yazısı ile dava dosyası incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
A) KONUYLA İLGİLİ BİLGİLER:
Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık ... hakkında .... Ağır Ceza Mahkemesi"nce yapılan yargılama sonucu 20.05.2015 tarihinde 2015/191 esas ve 2015/164 karar sayı ile verilen mahkûmiyet hükmü sanık ve müdafii tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizce 17/11/2015 tarihinde 2015/4740 esas ve 2015/32956 karar sayı ile uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nca Dairemizin bozma kararına itiraz edilmiştir.
B) İTİRAZ NEDENLERİ:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itiraz yazısında özetle; Yargıtay 10. Ceza Dairesi ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık; somut olayda sanığın montunun cebinde bir çorap içinde her biri küçük beyaz kağıtlara sarılı vaziyette 26 adet satışa hazır eroin maddesi ele geçirilmesi hadisesinin, bir arama kararına dayanıp dayanmadığı, diğer bir deyişle uyuşturucu maddelerin hukuka aykırı bir yöntemle elde edilip edilmediği, arama kararı olmaksızın ele geçirilen uyuşturucu maddelerin hükme esas alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Yargılama konusu olay, 27/03/2015 tarihli "olay ve yakalama tutanağı" ve dosya içeriğine göre; devriye görevini ifa eden polis memurlarının 5 kişilik bir grubun halay çekerek yüksek sesle eğlendikleri ve çevreye rahatsızlık verdiklerinin görülmesi üzerine şahısların yanına giderek çevreye rahatsızlık vermemeleri konusunda uyarılmaları, bu arada yapılan kaba üst aramasında, sanığın montunun sağ cebindeki çorap içerisinde satışa hazır, 26 adet küçük paketler halinde eroin maddesi ele geçirilmesine dayanmaktadır.
Yüksek Yargıtay 10. Ceza Dairesi her ne kadar eksik inceleme nedeni ile kararın bozulmasına karar vermiş ise de; bu karara karşı itiraz yoluna gidilmesi zorunlu görülmüştür.
Zira, itiraz yoluna gidilmemesi ve Mahkemenin bozma ilamına uyması halinde, Mahkeme ele geçirilen uyuşturucu maddelerin bulunması ile ilgili bir arama kararı bulunup bulunmadığını araştıracak, olayın gelişiminden anlaşılacağı üzere çok büyük bir ihtimalle arama kararı olmayan bu olayda, delilin hukuka aykırı yöntemle elde edildiğinden bahisle beraat kararı vererek yargılamayı sonlandıracaktır. Bu durumda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itiraz yolu kapanacağı ve hukuki bir hataya yol açılacağı düşüncesi ile bu aşamada itiraz yoluna gidilmiştir.
Ceza yargılamasının temel amacı, kişisel hak ve özgürlüklere saygı ile toplumsal düzeninin sağlanması arasında bir denge kurarak maddi gerçeği ortaya çıkarmaktır. Maddi gerçeğin ortaya çıkarılması delil ya da delillerin toplanması ile mümkün olur. Yine Ceza yargılamasında "delil serbestliği" ilkesi benimsenmesine rağmen delillerin hukuka uygun yöntemlerle toplanmasının da zorunlu olduğu kabul edilmiştir. Anayasanın 38/6, CMK"nın 206/2-a, 217/2, 230/1-b ve 289/1-i bendi gereğince hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin hükme esas alınamayacağı tartışmasızdır.
Yüksek Yargıtay 10. Ceza Dairesi"nin bozma ilamı nedeniyle ilk anda akla gelen aşağıdaki soruların cevaplanması zorunluluk arz etmektedir. Yargılama konusu olayın gelişimi içinde elde edilen uyuşturucu maddeler için arama kararı gerekli midir? Arama kararı olmasa dahi somut olayda ele geçirilen uyuşturucu maddelerin hukuka aykırı yöntemlerle ele geçirildiğini söylemek mümkün müdür? Sanığın ya da müdafinin arama kararına hiçbir aşamada itiraz ileri sürmemesi ve tüm aşamalarda sanığın uyuşturucu maddenin kendisine ait olduğunu beyan etmesi mahkûmiyet için yeterli midir?
Aşağıda arz etmeye çalıştığımız nedenlerle, öncelikle somut olayda bir arama kararına ihtiyaç olmadığı, olayın gelişimi içinde arama kararı olmadan dahi elde edilen uyuşturucu maddenin hukuka uygun elde edildiği, buna bağlı olarak hükme esas alınmasında bir isabetsizlik olmadığı düşünülmektedir.
Zira, 27/03/2015 tarihli olay ve yakalama tutanağının incelenmesinde; devriye görevi yapan polis memurlarının taşkın hareketlerde bulunan ve yüksek sesle eğlenip halay çekerek çevreye rahatsızlık veren kişilerin yanına gitmesinde bir suçüstü hali söz konusudur. Çevreye rahatsızlık verme suçunun bir kabahat olduğu ileri sürülebilir ise de, taşkın hareketlerde bulunan kişilerin uyuşturucu madde kullanmış olabileceklerini düşünen polislerin bu suç nedeniyle olaya müdahalesi bir suç üstü halidir. Bilindiği üzere, Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği" nin 8. maddesinde karar almadan arama yapılabilecek haller sayılmış, bu maddenin "f" bendinde de"... suçüstü hâlinde yapılan aramalarda, toplum için veya kişiler bakımından hayatî tehlikeyi ortadan kaldırmak amacıyla veya kapalı yerlerden gelen yardım çağrıları üzerine, konut, işyeri ve yerleşim yeri ile eklentilerine girmek için arama emri ya da kararı aranmayacağı" açıkça düzenlenmiştir. Söz konusu düzenleme nedeniyle olayda bir arama kararı olmasa dahi elde edilen delilin hukuka aykırı yöntemlerle ele geçirildiğini ve ele geçirilen uyuşturucu maddenin hükme esas alınmasında isabetsizlik olduğunu ileri sürmek mümkün olmayacaktır. Bu nedenle bozma ilamı yerinde değildir.
Yargıtay 10. Ceza Dairesi"nin bozma ilamı dikkate alındığında; ele geçirilen suçun konusu ve aynı zamanda delili olan uyuşturucu maddelerin arama kararına dayalı ele geçirilip geçirilmediğinin araştırılması istenmiştir.
Yine yargılama olayın gelişimi göz önüne alındığında; bu olayla ilgili hangi aşamada adli arama kararı alınabilmesi mümkündür. Yukarıda izah edildiği üzere suç üstü hali söz konusu iken, adli arama kararı almak için geçen zaman diliminde suçluların ve suç delillerinin ele geçirilmesindeki güçlüğü tartışmak izahtan varestedir. Aksi düşünce az bir miktarı dahi ölümlere yol açan, toplumsal yaşamın düşmanı olan uyuşturucu ile mücadeleyi zafiyete uğratacağı gibi, sosyal düzenin bozulmasına yol açacaktır.
Ayrıca arama kararı olmadan ele geçirilen uyuşturucu maddelerin hukuka aykırı yöntemlerle ele geçirildiği iddia edilse bile, aşamalarda sanığın ve müdafiinin aramaya itiraz ileri sürmemiş olması, uyuşturucu maddenin kendisine ait olduğu yönündeki beyanları da suçun sübutu için yeterli görülmeli, suçun sübutundan öte bu durumda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı tartışılmalıdır.
Bu nedenlerle; suçun sübutuna ilişkin yerel Mahkeme kararında bir isabetsizlik görülmediği belirtilerek Dairemizin bozma gerekçesinin yerinde olmadığı belirtilerek sanık hakkındaki bozma ilamının kaldırılması ve yerel mahkeme hükmünün onanması istenmiştir.
C)CUMHURİYET BAŞSAVCISININ İTİRAZIYLA İLGİLİ YASA HÜKÜMLERİ :
1- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 308. maddesi:
(1) Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, resen veya istem üzerine, ilamın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kurulu"na itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz.
(2) (05.07.2012 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan 6352 sayılı Kanun"la eklenen fıkra) itiraz üzerine dosya, kararına itiraz edilen daireye gönderilir.
(3) (05.07.2012 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan 6352 sayılı Kanunla eklenen fıkra) Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na gönderir.
D) İTİRAZIN VE KONUNUN İRDELENMESİ:
Dairemizin itiraza konu olan kararının, itiraz yazısında ileri sürülen tüm nedenler tartışılıp değerlendirilerek verildiği ve kararda bir yanlışlık bulunmadığı anlaşıldığından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itirazı yerinde görülmemiştir.
İtirazın incelenmesi için dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na gönderilmesine karar vermek gerekmektedir.
E) KARAR: Açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itirazının yerinde görülmediğine,
2-5271 sayılı CMK"nın 308. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, itirazın incelenmesi için dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na GÖNDERİLMESİNE,
12.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.