3. Hukuk Dairesi 2017/945 E. , 2018/10746 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı ..., dahili davalılar ... ve ... tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; ... İlçesi, ... Mahallesi, ... Mevki, 70 parsel sayılı taşınmazın 300 m² lik kısmını 05.02.1998 tarihinde davalının babası ..."dan yazılı sözleşme ile satın aldığını, 2.000.000 eski türk lirası ödediğini ve zilyetliğin kendisine devredildiğini, satış sözleşmesinde davalı ..."nın satış yapılırken satışa muvafakat ettiğini ve babasının ölümünden sonra bu yerin tapusunu vermeye razı olduğunu beyan ederek sözleşmeye imza attığını, ancak bu sözleşmeye rağmen taşınmazın kendisine devrinin yapılmadığını ve davalı ... tarafından bir süre önce başka bir kişiye satıldığını, ayrıca davalı ... tarafından zilyetliğinin sona erdirildiğini, taşınmaz bedeli olarak ödemiş olduğu 2.000,00 TL (eski TL ile 2 milyar) nin ödeme tarihinden itibaren denkleştirici adalet ilkelerine göre güncellenerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı; taraflar arasında imzalanan sözleşmedeki miktarın 2.000,00 TL olmasına rağmen, babasına ödenen miktarın 500,00 TL olduğunu, ayrıca davacının sözleşme ile sahip olduğu taşınmazın 300 m² lik kısmını tel ile çevirdiğini ve bu kısım üzerinde tasarrufta bulunduğunu, bu tasarrufun üç yıl öncesine kadar devam ettiğini, üç yıl önce davacı ile taşınmazın iadesi hususunda anlaştıklarını ve davacının sahibi bulunduğu 300 m² lik kısmı kendisine teslim ettiğini, bu teslimde davacıya 4.000,00 TL ödediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kabulü ile 72.703,99 TL nin davalı ve dahili davalılardan alınarak davacıya verilmesine, faiz talebinin reddine karar verilmiş, hüküm; süresi içinde davalılar ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalıların sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2)Yasanın aradığı şekil şartlarına uyularak resmi merciler önünde yapılmış, bir satış sözleşmesi olmadığından yapılan bu arsa satış sözleşmesi hukuken geçersiz olup, geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda taraflar verdiklerini haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebilirler. Hukuken geçersiz sözleşmeden kaynaklanan bu nitelikteki bir uyuşmazlığın sebepsiz zenginleşme kurallarına göre çözümlenip tasfiye edilebilmesi için öncelikle sebepsiz zenginleşmenin kapsamını tespitteki ilke ve esasların açıklanmasında yarar vardır.
Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder.Bu bakımdan, sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, taşınmazın satış bedelinin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekir. Bu güncelleme yapılırken, güncellemeye esas alınan somut verileri tek tek uygulanarak, ödeme tarihinden ifanın imkânsız hale geldiği tarihe kadar paranın ulaştığı değer her bir dönem için hesaplanmalı, sonra bunların ortalaması alınmalıdır.Başka bir deyişle, denkleştirici adalet kuralı gereğince iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün, ifanın imkânsız hale geldiği tarihteki alım gücüne uyarlanması zorunluluğu bulunmaktadır.Dosya kapsamından, 05.02.1998 tarihli sözleşmeye konu taşınmazın ... İlçesi ... Mh ... Mevkii 70 sayılı parselin 300 m2’lik kısmı olduğu, sözleşme bedelinin 2.000,00 TL (eski para ile iki milyar lira) olarak belirlendiği ve paranın taşınmaz maliki ...’ya teslim edilerek taşınmazın zilyetliğinin kendisinden teslim alındığı, dava tarihinden (davalının beyanına göre) 3 yıl önce davalı ... tarafından davacının zilyetliğini sona erdirildiği, tapu kayıtlarından taşınmazın devir tarihinin belirlenemediği, mahkemece, dava konusu taşınmaz için sözleşme tarihinde ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkelerine dava tarihi itibari ile güncellenmiş miktarına hükmedildiği anlaşılmıştır.Ancak, mahkemece, davacının zilyetliğine son verildiği tarih tespit edilemeli ve bu tarihin ifanın imkansız hale geldiği tarih olarak kabul edilerek, bu tarihi itibariyle taşınmazın ulaşacağı satış bedelinin; çeşitli ekonomik etkenler nedeniyle (azalan alım gücünün enflasyon, TÜFE, altın, döviz, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri ekonomik göstergelerin ortalamaları alınmak suretiyle) alım gücü yukarıda açıklanan ilke ve esaslar altında gerektiğinde konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınarak karar verilmesi gerekirken; kök muris ..."nın ölüm tarihi olan 28.09.2006 tarihi esas alınarak hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.Kabule göre; farklı bilirkişilerden 2 adet raporu alındığı, alınan raporlar arasında hesaplama yöntemi ve sonuca dair çelişkilerin olduğu, mahkemece en son alınan rapora itibar edilerek hüküm kurulduğu, hükme esas alınan raporda, hesaplamaya dahil edilen sözleşme tarihindeki asgari ücret miktarının Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğü verileri ile uyuşmadığı anlaşılmıştır.Mahkemece, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak uzman bilirkişi kurulundan Yargıtay taraf denetimine elverişli ayrıntılı rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davalıların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.