23. Hukuk Dairesi 2013/7952 E. , 2014/2300 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/06/2013
NUMARASI : 2009/350-2013/379
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili arsa sahibi ile davalı yüklenici arasında 30.06.1999 tarihinde imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde, teslimin, iskân ruhsatı alınmış olarak inşaat ruhsatı tarihinden itibaren 20 ay içerisinde yapılacağının ve gecikilen her ay için arsa sahiplerine bir dairenin rayiç kira bedelinin üç katı tutarında kira bedeli ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ayrıca daire paylaşımına ilişkin olarak yapılan 13.11.2000 tarihli sözleşmede de 5 ve 14 nolu daireler ile 20 nolu dairenin %28 hissesinin müvekkiline ait olduğunun belirlendiğini, inşaat ruhsatı 10.08.2001 tarihinde alınmasına rağmen halen iskân ruhsatının alınmadığını, dairelerde pek çok eksiklikler bulunduğunu ileri sürerek, şimdilik 45.000,00 TL gecikme tazminatının 10.08.2001 tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin 10.04.2003 tarihinde davacıya ait daireleri teslim ettiğini ve buna ilişkin tutanak tutulduğunu, iskân ruhsatının müvekkilinin elinde olmayan idareden kaynaklanan nedenlerle alınamadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davacının kendisine düşen 5 nolu daireyi eksiksiz olarak başka bir talep hakkı olmaksızın teslim aldığına ilişkin 10.04.2003 tarihinde tutanak tutulduğu, eser sözleşmesinden kaynaklanan bu davanın 5 yıllık zamanaşım süresine tabi bulunduğu ve teslim tarihinden itibaren dava tarihi itibariyle 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle dava konusu edilen 14 nolu bağımsız bölüm ile ilgili gerekçede herhangi bir tartışma ve değerlendirme yapılmamış ise de 14 nolu bağımsız bölümün de aynı içerikli 10.04.2003 tarihli bir başka tutanak ile davacıya teslim edilmiş olduğunun anlaşılmış bulunmasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2)Davacı vekilinin 20 nolu bağımsız bölüme ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Dava, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı gecikme tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, 5 nolu bağımsız bölümün 10.04.2003 tarihli tutanak ile davacı arsa sahibine teslim edildiği ve bu tarihten dava tarihine kadar 5 yıllık zamanaşımı süresinin sona erdiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş ise de, 20 nolu bağımsız bölüm yönünden dosya arasında böyle bir tutanağa rastlanmamıştır.
Taraflar arasındaki 30.06.1999 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde binanın yapım süresinin inşaat ruhsatı tarihinden itibaren 20 ay olduğu, bu süre içerisinde bina bitirilip iskân ruhsatı alınmadığı takdirde arsa sahiplerinin her dairesi için yüklenicinin günün rayiç bedellerinin üç katı tutarında aylık kira bedeli ödeyeceği ve yine taraflar arasındaki 13.11.2000 tarihli ek sözleşmede 20 nolu bağımsız bölümün satış bedelinin 4 arsa sahibi arasında paylaşılacağı ve davacının payının %28 olacağı kararlaştırılmıştır. Dosya kapsamına göre, inşaat ruhsatı 10.08.2001 tarihinde alınmış olup, teslim tarihinin 10.04.2003 olduğu, iskânın davanın açıldığı 25.09.2009 tarihinden sonra 03.04.2013 tarihinde alındığı anlaşılmaktadır.
Kural olarak düzenlemesi 818 sayılı BK"nın 355. vd. maddelerinde yer alan eser sözleşmesinin bir türü olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde, inşaatın kararlaştırılan tarihte tesliminin gerçekleştirilememesi durumunda yüklenici borçlu temerrüdüne düşer ve arsa sahibinin anılan yasanın 106/2. maddesince seçimlik hakkı doğar. Arsa sahibi bu seçimlik hakkını, geciken ifayı beklemek ve gecikme tazminatını istemek olarak kullanmış ise sözleşmeyi feshetmeden, ileride olası eksik-ayıplı işlere ilişkin alacağının muacceliyetini fiili teslime erteleyerek, gecikme tazminatı alacağını her ay sonu itibariyle talep veya dava ederek, eserin teslimini bekleyebilir. Başka bir anlatımla, bu alacaklarını talep veya dava etmek için eserin yüklenici tarafından teslimini beklemek zorunda değildir. Dairemizin yerleşik uygulaması da bu yöndedir. Nitekim, eldeki davada geciken süredeki zararın tazmini istenmektedir. Bir alacağın ifa olanağı, başka bir anlatımla dava edilebilme hakkı doğmadan, o alacak yönünden, zamanaşımı başlamaz. Nitekim, BK’nın 128. maddesi, zamanaşımının alacağın muaccel (dava edilebilir veya istenebilir) olduğu tarihten başlayacağını açık bir şekilde belirtmiştir.
Gecikme tazminatı alacağına ilişkin zamanaşımı, o alacakların muaccel oldukları ay sonlarından mı, yoksa teslime kadar tümü için fiilî teslim tarihinden mi başlayacaktır?
Zamanaşımının, eserin tesliminde başlatılmasını öngören BK’nın 363. maddesi, gecikme tazminatına değil, kusura ve dolayısıyla eksik işlere ilişkin olup, madde metninde bu açıkça belirtilmiştir. Bu kural doğrudur; zira, ayıplı ve eksik işler alacağı, ancak teslim tarihinde muaccel (dava edilebilir) hale gelir. Çünkü, ayıp ve eksik işlerin parasal karşılıklarını istemek için, BK’nın 106/2. maddesinde belirtilen ilk seçimlik hak doğrultusunda, eserin teslimini beklemek gerekir ki, eser teslim edilir edilmez mutâd sürede o eseri muayene edip, eksik-ayıplı işler var mı, yok mu, varsa parasal karşılıklarının ne olduğu tesbit edilebilsin. Sonuç olarak kira tazminatında zamaşımı süresi bağımsız bölümün teslim edilmesi gereken tarihten itibaren başlar. O halde arsa sahibi gecikilen her ay için zararını davayla isteyebileceğine göre her geçen ay zararı o ayın sona ermesiyle istenebilir (muaccel) hale gelir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi"nin 02.05.1989 gün ve 3941/2261 sayılı ilamı ile Dairemizin 13.02.2013 tarih ve 2012/6798 E., 2013/787 K., 20.09.2013 tarih ve 2731 E., 5618 K. ilamları, 13.03.2014 tarih ve 2013/8510 E., 2014/1907 K. sayılı ilamları da bu yöndedir. Nitekim, dava tarihinde yürürlüğe olan 818 sayılı BK"nın 129. (TBK"nın 150.) maddesi, varılan bu sonuca paralel bir düzenleme içermektedir.
""Arsa sahibi ifayı bekliyor ise, yüklenici sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadır. Sözleşme ifa ile sonuçlanmamışsa, zamanaşımı süresi işlemeye başlamaz. O halde, gecikme tazminatı istemleri yönünden zamanaşımının başlangıç tarihi, sözleşmeye göre yüklenicilerin edimlerini yerine getirerek davacıya ait bağımsız bölümleri teslim tarihidir."" şeklinde bir sonuca varılamaz ve BK"nın 106/2. maddesinden bu yönde bir sonuç çıkartmak mümkün değildir.
Somut olayda, dosya arasında bulunan Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2009/167 E. sayılı dosyasına ilişkin bilirkişi raporunda, 11.06.2009 tarihli tespit raporuna atıfla, 20 nolu bağımsız bölümde bir takım eksik ve ayıplı imalatlar bulunduğu görüşü açıklanmıştır. Bu durumda, mahkemece, Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2009/167 E. sayılı dosyası ile Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2009/540 D.İş. sayılı dosyası getirtilerek, dava tarihi itibariyle henüz iskân ruhsatının da alınmamış olduğu ve fiili teslim tarihini kanıt yükünün davalıda olduğu da gözetilerek, 20 nolu bağımsız bölümün davadan önce fiilen teslim edilip edilmediğinin araştırılması, davadan önce fiilen teslim edilmemiş ise 25.09.2009 dava tarihi ile 25.09.2004 tarihi arasında kalan süre için; şayet davadan önce fiilen teslim edilmiş ise, fiili teslim tarihinden geriye doğru 5 yıl arasında geçen süre için talep miktarı da gözetilerek ve gecikme tazminatı bedeli için gerektiğinde mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak, davacının payına düşen gecikme tazminatı miktarı belirlenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak, anılan daire yönünden de istemin zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.