3. Hukuk Dairesi 2017/963 E. , 2018/10798 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının, aralarındaki şifahi anlaşma ile kendisine 200.000 TL bedel karşılığında dört adet taşınmaz sattığını, kendisinin davalıya 200.000 TL bedelli teminat senedi düzenleyerek teslim ettiğini, kendi hesabından davalı hesabına farklı tarihlerde toplam 66.000 TL havale yaptığını, ayrıca davalının borçlu olduğu dava dışı ... ’e davalının borcuna karşılık 25.000 TL bedelli çek ile ödeme yaptığını, ne var ki davalının davaya konu taşınmazların devrini yapmadığı gibi taşınmazları dava dışı 3. bir kişiye sattığını ileri sürerek toplam 91.000 TL alacağının davalıya yapılan banka havale tarihlerinden itibaren olmak üzere ve ayrıca davalının borcuna karşılık olarak arsa bedellerine mahsuben dava dışı ... "e yapılan ödeme tarihinden itibaren olmak üzere davalıdan en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte tahsiline, bedelsiz kalan 200.000 TL bedelli teminat senedinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı; şifahi satış sözleşmesini kabul etmediklerini, 200.000 TL bedelli teminat senedinin kendisine teslim edildiğine dair iddianın doğru olmadığını, kendisinde böyle bir senedin olmadığını, arsalarındaki şifahi satış vadinden doğan 200.000 TL borcuna mahsuben havale edildiğini de kabul etmediklerini, ... "e olan borcuna karşılık olarak 25.000 TL bedelli çek ile ilgili iddia edilen ödemeyi de kabul etmediğini, banka havalelerinin dava konusu dışında olan 1205 sayılı taşınmazın satışından kaynaklandığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece; davalının aldığını kabul ettiği 61.000 TL parayı bir başka taşınmazın satışı nedeniyle aldığını iddia etmesine rağmen, taşınmazın tespit edilen o tarihteki rayiç değeri ile davacıdan alınan 61.000 TL arasında fahiş farkın bulunması nedeniyle, paranın dava dışı o taşınmaz nedeniyle alınmamış olduğunun anlaşıldığı, davalının aldığını kabul ettiği 61.000 TL"yi başka bir taşınmaz nedeniyle aldığını ispatlayamadığı, davacının 25.000 TL"yi davacı adına onun rızası ile ... "e ödediğini ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne 91.000 TL"nin 16.10.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalıdan alınarak davacıya verilmesine, senet ile ilgili harcın ödenmemiş olması nedeniyle senet iptali istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Somut olayda mahkemece, gerekçeli kararın gerekçe kısmında; ""... davanın kısmen kabulüne ve 61.000 TL"nin 16/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalıdan alınarak davacıya verilmesine"" denilmiş ise de hükümde; ""...davanın kısmen kabulüne 91.000 TL"nin 16.10.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalıdan alınarak davacıya verilmesine"" denilerek gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturulmuştur.
O halde mahkemece; gerekçe ve hüküm çelişkili, infazda tereddüt yaratacak ve Yargıtay denetimine elverişli olmayan bir şekilde hüküm verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
2-) Bozma nedenine göre, davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.