21. Hukuk Dairesi 2015/1414 E. , 2015/11901 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacılar, murisinin davalılardan işverenlere ait işyerinde 01/10/1978-24/02/2002 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava, davacıların murisinin davalı işyerleri nezdinde 01/10/1978-24/02/2002 tarihleri arasında kesintisiz ve sürekli olarak çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile “davacının davalı işveren nezdinde 01/04/1979-30/06/1979 t.a. 10 gün, 01/07/1979-30/09/1979 t.a. 20 gün, 01/02/1982-24/02/2002 t.a. sürekli , kesintisiz ve fiilen asgari ücret karşılığı hizmet akdiyle çalıştığının tespitine, bakiye talebin reddine ” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Uyuşmazlık, fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, Mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 01/10/1978 tarihli işe giriş bildirgesinin .... Apartmanı ünvanlı ve davalı işyerleri tarafından apratmanın devralınması sonucu adı .... Apartmanı olarak değişen ve ... sicil no lu davalı işyerince düzenlenmiş olup Kurum kayıtlarına intikal ettiği, davacılar murisine ait hizmet cetvelinde 1978 yılı için - 90 gün, 1979 yılı için - 330 gün, 1980 yılı için - 180 gün, 1981 yılı için - 270 gün olmak üzere toplam 880 gün davalı ... sicil no lu işyerince muris adına Kurum"a hizmet bildiriminde bulunulduğu, davalı işyerinin 01/04/1971- 31/08/1988 tarihleri arasında Kanun kapsamında olduğu, 1978-1981 yılı dönem bordrolarında davacıların murisi dışında başkaca sigortalı kaydı bulunan çalışanın görülmediği, Yargıtay"ın onama ilamı ile kesinleşmiş olan İş Mahkemesi nin 2003/404 E. ve 2005/333 K. no lu ilamı ile muris ...."ın davalılar nezdinde 01/10/1978-24/02/2002 tarihleri arasında çalıştığının kabulü ile kıdem tazminatına hükmedilmiş olduğu, dosyaya sunulan davalı apartmana ait tapu kaydında ilgi sahifede davalılardan ..."in taşınmazı 21/04/1977 tarihinde alım şeklinde iktisap ettiği, davalı ..."in ise 19/2/1998 tarihinde ½ hisse ile hibe şeklinde iktisap ettiğinin görüldüğü, duruşmalarda dinlenen tanık beyanlarına göre davalı apartmanın 12 daire ve 1 dükkandan oluştuğu, taşınmazın türü ve özelliklerine ait bilgilerin sunulu tapu belgesinden anlaşılamadığı, yargılama esnasında alınan bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu, davacı ve davalı tanıklarının dinlenmiş olduğu, dinlenen davacı tanıklarının bir kısmının aynı zamanda komşu işyeri tanığı olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacılarının murisinin çalışmalarının geçtiği davalı apartmana ait tapu kaydının getirtilmeksizin, hangi dönemde kimlerin davalı apartmana malik olduğu, hangi davalılara hangi dönem için husumetin düştüğü hususunun araştırılmaksızın, davalılar dışında ihtilaf konusu dönem içerisinde başkaca davalı apartmanda maliklerin bulunması halinde bu maliklerin de davaya dahil edilmesi gerektiği hususu gözetilmeksizin Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmektedir.
Kabule göre de, davalı apartmanın 12 bağımsız bölümden oluşması karşısında çalışmanın tam gün mü yoksa part time çalışma mı olduğu konusunda inceleme yapılmaksızın sonuca gidilmiş olması hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; davacıların murisinin çalışmalarının geçtiği davalı apartmana ait tapu kaydını getirmek, hangi dönemde kimlerin malik olduğunu belirlemek, davalılar dışında ihitlaf konusu dönemde başkaca malikin bulunması halinde bu kişileri davaya dahil ederek taraf teşkili sağlandıktan sonra bunların göstereceği delilleri toplamak, davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği gözetilerek, davalı apartmanın daire sayısı, ısınma şekli, davacının yaptığı iş ve görevlerinin her gün tam gününü ayırmasını gerektirecek nitelikte olup olmadığını araştırarak, çalışmanın tam gün mü yoksa part time çalışma mı olduğunu tesbit etmek ve part-time çalıştığının kabul edilmesi halinde, davacının sürekli olarak bir günde kaç saat çalıştığı, giderek haftalık ve aylık çalışma süreleri belirlenerek, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 63. maddesi gereğince 7.5 saat çalışma bir günlük çalışma hesabı ile kaç işgücüne karşılık olduğu hususu bir uzman bilirkişinin görüşü alınmak suretiyle açıkça saptamaktan ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılardan Kurum haricindekilere iadesine, 25/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.