3. Hukuk Dairesi 2017/164 E. , 2018/10832 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki eşya alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, 08.04.2007 tarihinde evlendiklerini boşanma davalarının derdest olduğunu, 10.06.2007 tarihinde davalının kendisini ailesinin yanına bıraktığını bir daha da arayıp sormadığını şahsi, çeyiz ve ziynet eşyalarının tamamının davalı tarafın uhdesinde kaldığını ileri sürerek, liste halinde belirttiği eşyaların aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı taktirde eşyaların tespit edilen değerlerinin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının müşterek haneden bir kısım şahsi eşyalarını ve ziynet eşyalarının tümünü yanına alarak ayrıldığını, bir kısım şahsi eşyalarının da kendisine daha sonra gönderildiğini, bunların haricinde geri kalan şahsi ve çeyiz eşyalarının olduğu gibi durduğunu ancak sayılarının bilinmediğini, bu eşyaların aynen iadesine hazır olduğunu bunun dışındaki talepleri kabul etmediğini, yine talep edilen ziynetlerin hiçbirinin kendisinde bulunmadığını bu miktarda ziynetin de olmadığını hediye ziynetlerden 150 adet küçük altın ile bir adet altın zincirin müşterek karar ile bozdurularak bir kısım ev eşyalarının borçlarının ödendiğini kalan tüm takıların tarafların birlikte yaşadıkları 60 gün boyunca anahtarı davacıda da olan kasada muhafaza edildiğini davacının tüm ziynetlerini alarak evden ayrıldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; 150 adet çeyrek altın (toplam 16,050 TL bedelli), her biri 20 gram ağırlığında 22 ayar altın 6 adet bilezik (toplam 7.680 TL), 1 adet 10 gram 14 ayar altın künye (640 TL), her biri 10 gram ağırlığında 2 adet 14 ayar altın kelepçe (toplam 1.280 TL), 1 adet 5 gram taşlı yüzük (320 TL), her biri 10 gram ağırlığında 22 ayar altın 13 adet bilezik (toplam 8.320 TL), 1 adet 10 gram 14 ayar altın kelepçe (640 TL), 1 adet 14 ayar 10 gram altın zincir (640 TL bedelli), 2 adet cumhuriyet altını (toplam 890 TL), her biri 3 gram 14 ayar altın 2 adet küpenin (toplam 384 TL) davalı tarafından davacıya aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde ziynetlerin toplam bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 1.480 TL nakit paranın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, yargılama sırasında davalı tarafça davacı tarafa iade edilen şahsi eşyalar ve çeyiz eşyaları hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafın şahsi ve çeyiz eşyalarına yönelik fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Dava; şahsi, çeyiz ve ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi, evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, kadının ispatlaması gerekir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.Somut olayda; davacı; şahsi, çeyiz ve ziynet eşyalarının tamamının davalı tarafın uhdesinde kaldığını iddia etmiş, davalı ise; 150 adet küçük altın ile bir adet altın zincirin müşterek karar ile bozdurulduğunu belirterek, davacının kalan tüm ziynetlerini alarak evden ayrıldığını savunmuştur, mahkemece; davacı tanıklarının beyanları esas alınarak, davalının kabulünde olan 150 adet küçük altın ile bir adet altın zincir ile birlikte bilirkişi raporu ile tespit edilen ziynetler yönünden davanın kabulüne, teslim edilen çeyiz eşyaları yönünden karar verilmesine yer olmadığı ile fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş ise de; dosya kapsamında bilgisine başvurulan davalı tanığı olan davalının arkadaşı ...; "Davacıyı baba evine kendi aracıyla götürdüğünü, davlının da yanlarında olduğunu, giderken davacının yanında bir çantasının olduğunu, kolunda bileziklerinin bulunduğunu, ancak bileziklerin sayısını ve niteliğini bilmediğini, davacının halsiz göründüğünü, davalının eşinin iki üç gün orada kalacağını söylediğini, ayrıldıklarına dair birşey hissetmediğini" beyan etmişdir. Diğer tarafdan davacının kavgalı şekilde evi terk ettiği iddia edilmediği gibi elinde çantasıyla birlikte gezmeye gidercesine babaevine gittiği sabittir. Bu durumda, davalı tarafın kabulünde olan 150 adet çeyrek altın ile 1 altın zincir dışında kalan ziynet eşyaları yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken ,davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.Hal böyle olunca mahkemece; yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve açıklamalar dikkate alınmak suretiyle, ziynet eşyaları yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.