Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı R.S. vekili tarafından, borçlu Ş. S.hakkında genel haciz yoluyla icra takibi yapıldığı, adı geçene gönderilen örnek 7 nolu ödeme emrinin 07.04.2008 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun yasal yedi günlük süreden sonra 15.04.2008 tarihinde icra dairesine itirazını bildirdiği, icra müdürlüğünce itirazın sürede olmaması nedeniyle takibe devam edildiği anlaşılmıştır.
Borçlunun 03.08.2010 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuruda borca itiraz ettiği görülmektedir. Takibin şekline göre, İİK"nun 62. maddesi uyarınca her türlü itirazın icra dairesine bildirilmesi zorunludur. Başvuru borca itiraz niteliğinde olup gecikmiş itiraz olarak vasıflandırılması mümkün değildir. Bu nedenle itirazın ödeme emri tebliği üzerine 7 gün içinde icra dairesine yapılması gerekir. Kaldı ki İİK"nun 65. maddesinde öngörülen gecikmiş itiraz koşulları da mevcut değildir.
O halde, takibin şekline göre borçlunun icra dairesi yerine mahkemeye başvurusu sonuç doğurmayacağından mahkemece istemin reddi yerine yazılı şekilde vasıflandırma yapılarak sonuca gidilmesi isabetsizdir.
SONUÇ  : Alacaklının  temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 26/10/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.