3. Hukuk Dairesi 2017/185 E. , 2018/10912 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; özel aracı ile akraba ziyaretine gittiğini, site içerisine aracı park ettiğini, daha sonra gürültü duyduğunu, bloklar halinde taşların aracının üzerine düştüğünü gördüğünü, davalı apartman yöneticisinin diğer davalı şirketin mantolama işini yarım bıraktığını belirttiğini, oluşan hasar nedeniyle zarara uğradığını belirterek; 35.383,17 TL zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; bilirkişi raporu doğrultusunda davacının talebinin davalıların kusuru nedeniyle araçta meydana gelen zararın tazmini talebi olduğu, davacı tarafından dosyaya gerçek hasar miktarı ve zararın tespiti için delil ibraz edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; araçta oluştuğu belirtilen maddi zararın tahsili istemine ilişkindir.
Türk Borçlar Kanunun 50. maddesinde; “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.
Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.
51 .maddesinde; - Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.
Tazminatın irat biçiminde ödenmesine hükmedilirse, borçlu güvence göstermekle yükümlüdür.
Dosyanın incelenmesinde; davacının olay günü aracını sitenin otoparkına parkettiği, bu sırada binanın dış cephe kaplama işi yapıldığı ve davacının aracının üzerine kaplama parçalarının düştüğünün belirtildiği, davacı tarafından yapılan şikayet üzerine görgü ve tespit tutanağı düzenlendiği, tutanağa göre aracın sol arka çamurluk, sol dikiz aynası, sol arka kapı tavan, ön kaput üzeri, ön cam sol araka köşesinin hasarlı olduğunun tespit edildiği, davacı tarafından yaptırılan delil tespitinde de bilirkişinin raporuna araç fotoğrafı eklediği, hasar miktarlarını belirlediği, site yöneticiliği tarafından da aynı gün yaşanan olaya ilişkin binanın dış cephe kaplamalarının ve taşların düşmesi nedeniyle delil tespiti talebinde bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda ise; kusur yönünden belirleme yapıldığı, hasar durumuna ilişkin ise net olarak gösteren fotoğraf bulunmadığı gerekçesiyle görüş bildirilmediği, mahkemece hükme esas alınarak davanın reddedildiği görülmektedir.
O halde; mahkemece; uzman bilirkişiye tevdi edilerek emniyet amirliği tarafından düzenlenen görgü tespit tutanağında aracın hasarlarının belirtilmesi, olay yeri ve araca ilişkin fotoğrafların dikkate alınması suretiyle zarar miktarının belirlenmesi, tam olarak tespit edilemese dahi makul miktarın tespit edilmesi suretiyle davalıların da sorumluluklarının değerlendirilmesinin ardından oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.