20. Hukuk Dairesi 2016/351 E. , 2017/5802 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalılar tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı taraf vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait olan ... ili, ... ilçesi sınırlarında bulunan sere dola bazer mevkiindeki ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1975/58 Esas sayılı dosyası ile 16637 m²"lik taşınmazın tapuya tescil edildiğini, 2004 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında bu tapu kaydı kapsamında kalan taşınmazlardan 167 ada 3 sayılı parselin 436 m2 yüzölçümü ve su pompası vasfı ile ... adına, 167 ada 4 sayılı parselin 10921 m2 yüzölçümü ve tarla vasfı ile 168 ada 6 parselin 3124 m2 yüzölçümü ve tarla vasfı ile 02/08/1977 tarih 1 numaralı tapu kaydına dayanarak davacı adına tespit gördüğünü, tespite karşı ... Yönetimi tarafından 168 ada 2, 3, 4, 5, 6 ve 167 ada 3 ve 4 sayılı parsellerin ... olduğu iddiası ile açtığı dava ile davacı ... tarafından 167 ada 3 parselin tescil ilamı ile oluşan tapu kaydı kapsamında kaldığı iddiasına dayalı olarak açtığı davaların birleştirildiği, yargılama sonucu ... Kadastro Mahkemesinin 2005/1 E. - 2007/205 K. sayılı ilamı ile ...’un davasının reddine, ... Yönetiminin davasının kabulü ile 167 ada 3, 4 ve 168 ada 2, 3, 4, 5 ve 6 sayılı parsellerin tespitinin iptali ile taşınmazların ... vasfı ile tesciline karar verildiği, bu nedenle müvekkilinin 1977 yılında aldığı tapunun geçerliliğini kaybettiğini, böylece tapuya güven ilkesinin ihlal edildiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere tapuya güven ilkesinin ihlal edilmesinden oluşan 15000.-TL"lik zararın davalılardan tahsil edilerek kendilerine ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davanın kabulü ile,
Davacıların, dava ve ıslah talebine göre; dava konusu ... İlçesi ... mahallesi 167 ada 4 parsel sayılı taşınmazda zarar gören ağaçların değeri olan 20.646,69.-TL ( ... Müdürlüğüne rücu hakkı saklı kalmak kaydıyla), dava konusu ... ilçesi ... mahallesi 168 ada 6 parsel sayılı taşınmaz üzerinde zarar gören ağaç bedeli olan 12.610,95.-TL ( ...Müdürlüğüne rücu hakkı saklı kalmak kaydıyla) ve ... ilçesi ... mahallesi 167 ada 4 parsel sayılı taşınmaz üzerinde dikili olarak bulunan ağaç bedeli olan 70.695,74.-TL toplamı 103.953,38.-TL"nin dava tarihi olan 11.04.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/48 Esas ve 2014/45 Karar sayılı veraset ilamındaki payları oranında verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava TMK’nın 1007. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece kurulan hüküm usul ve kanuna aykırıdır.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının ... ve Belediye Başkanlığına karşı açtığı dava sonucu ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1975/58-1977/9 sayılı kararı ile 16637 m2 yerin davacı adına tesciline karar verildiği, kararın kesinleşmesi üzerine davacı adına tesciline karar verilen taşınmazın 02/08/1977 tarih 1 numaralı tapuya kaydedildiği, yörede 2004 yılında geçen kadastro srasında davacının tapusunun 167 ada 4 ve 168 ada 6 parsellere revizyon gördüğü ve bu parsellerin davacı adına tespit edildiği, 167 ada 3 parselin ise su pompası vasfı ile ... adına tespit edildiği, davacı ...’un 167 ada 3 parselin tescil ilamı kapsamında kalması nedeni ile tespite itiraz davası açtığı, ... Yönetimi tarafından davacı adına tespit edilen 167 ada 4 ve 168 ada 6 sayılı parsellerle, davacının hak iddia ettiği 167 ada 3 sayılı parselin ... olduğu iddiasına dayalı olarak açtığı davaların birleştirilerek yapılan yargılaması sonunda kadastro mahkemesinin 2005/1 E. - 2007/205 K. sayılı ilamı ile davacının hak iddia ettiği 167 ada 3 sayılı parselin de davacı adına tespit edilen 167 ada 4 ve 168 ada 6 parselin de ... vasfı ile tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 23/09/2008 tarih kesinleştiği, ardından davacının 11/04/2013 tarihinde eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Davacı tazminat istemine dayanak yaptığı taşınmazların 1977 yılında oluşan tescil tapusu kapsamında olmasına rağmen ... Yönetimi tarafından açılan dava sonucu taşınmazların ... vasfı ile tesciline karar verilmiş olması dolayısı ile TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak dava açmış olmasına rağmen, mahkemece dava konusu taşınmazlar üzerinde yol genişletme çalışmaları nedeni ile taşınmaza müdahalede edilen alandaki zarar gören ağaçların değerini hesaplayan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmuştur.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerledirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir.
Somut olayda, kadastro mahkemesinde yapılan yargılama sırasında dava konusu 167 ada 3, 4 ve 168 ada 6 sayılı parsellerin davacının dayandığı tapu kaydı kapsamında kaldığı belirlenmiş olmasına rağmen, tapu kaydının oluşumuna esas mahkeme ilamında ... yönetiminin taraf olmadığı,taşınmazların ... vasfında olduğu gerekçesi ile davacının tapu kaydının hukuki değerini yitirdiği gerekçesi ile taşınmazların ... vasfı ile tesciline yönelik verilen karar verilmiş,bu kararın kesinleşmesi ile davacının zararı oluşmuştur. Dolayısıyla mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle taşınmazların değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapu kaydı kapsamında kalan taşınmazların niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazların niteliği arazi ise gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Bakanlar Kurulunun Yargıtay tarafından benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, belediye veya mücavir alan sınırları içinde kalan taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun kabulü için uygulamalı imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmış olması esastır. Aynı karar uyarınca imar planında yer almayan bir taşınmazın, arsa sayılabilmesi için değerlendirme tarihi itibariyle, belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (Belediyece meskun olduğu için veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vs.) yararlanması ve meskun yerler arasında yer alması gerekir.
Taşınmaz değerlendirme tarihi itibariyle belediye nazım imar planı içinde ise Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı uyarınca, bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumu, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanakları, belediye merkezine uzaklığı, kullanım biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıkları da değerlendirilmek üzere araştırılmalıdır.
Mahkemece tapu kaydı kapsamında kalan taşınmazların arsa olarak belirlenmesi halinde, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan ... payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, üzerinde bina var ise Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporununda denetlenmesi, dava konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmaz/taşınmazların değerlendirme tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise imar uygulaması yapılmamış arsa parseli olduğunun belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi, tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği arazi olarak belirlenir ise arazi niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, taşınmaz üzerinde meyve ağaçları varsa ağaçların cinsleri de dikkate alınmak suretiyle elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak tapu kapsamındaki taşınmazların değeri, tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği tarihe göre hesaplanmalı, taşınmazın varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerleme tarihine göre tespit ettirilmeli, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazların zemin değeri, üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınarak, tapu sahiplerinin oluşan gerçek zararlarının saptanması gerekmektedir .
Somut olaya gelince, ormanlar özel mülkiyete konu olamayacak ise de; ... Asliye hukuk mahkemesinin 1975/58-1977/9 sayılı kararı ile çekişmeli taşınmazların bulunduğu alanın davacı adına tesciline karar verildiği,bu taşınmazların aslında ... vasfında olduğunun Kadastro mahkemesinde yapılan yargılama ile ortaya çıktığı, bu şekilde tapu sicilinin hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının karşılanması gerektiği kuşkusuzdur.
Ne var ki; hükme dayanak yapılan ziraat bilirkişi raporunda, taşınmazlarda ... müdürlüğünce yapılan yol genişletme çalışmaları nedeni ile taşınmazlarda bulunan ağaçların zarar gördüğü,zarar gören ağaçların bedeli belirlenmiş ve mahkemece bu bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır.
Bu durumda,mahkemece davanın niteliğinin doğru belirlendiğinden söylenemez.
Hal böyle olunca, tazminat istemine dayanak 167 ada 2, 4 ve 168 ada 6 parsel sayılı taşınmazların yukarıda açıklanan Bakanlar Kurulu kararı ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararı çerçevesinde arsa vasfında olup olmadığı yeniden araştırılmalı, taşınmazın bu ilkelere göre arsa niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde emsal incelemesi ve kıyaslaması yöntemiyle, arazi niteliğinde olduğunun saptanması halinde ise çevredeki ekilebilir ürünler itibariyle tarımsal gelir metoduna göre kadastro mahkemesinin kararının kesinleştiği tarihteki gerçek değeri tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma, inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Bundan başka, dava TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak açılan tazminat davası olduğuna göre, davalı sıfatı ... ait olup, ... Yönetimine karşı açılan davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmemiş olması da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ve davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 21/06/2017 günü oy birliğiyle karar verildi.