20. Hukuk Dairesi 2016/471 E. , 2017/5803 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ve davacı vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar ... ve arkadaşları vekili 30/04/2013 tarihli dava dilekçesinde özetle; ... ... köyündeki 767, 765 ve 747 parsel sayılı taşınmazların tapusunun ... Yönetimi tarafından ... tahdidinin kesinleşmiş olması nedeni ile tapu iptali tescil davası açılarak iptal edildiğini, taşınmazların ...Belediyesi mücavir alanı olarak onaylanmış saha içinde olup, mücavir alan planı olarak halen bakanlık onayı beklediğini, taşınmazın köy yerleşim alanı ve şehir binaları ile çevrili olduğunu, taşınmazın arka bölgesinde ... Vakfı tarafından bir arazi devlet hastanesi yapılması için sağlık müdürlüğü"ne satıldığını, taşımazın ön tarafında ise yine ... ve ... için taşınmazın satın alındığını taşınmazın değeri için bunların emsal oluşturabileceğini, havaalanı genişletme çalışmaları nedeniyle istimlaklar yapıldığını bu bölgede yapılan istimlak metrekare değerinin 290.-TL olduğunu belirterek tapuları davalı idarece haksız ve tazminat ödenmeksizin iptal edildiğinden taşınmaza el konulması sebebiyle herbir taşınmaz değerinin tespit edilerek zarar tarihinden itibaren amme alacaklarına uygulanana faiz uygulanarak ödenmesini talep etmiş, dava dilekçesinde dava değerini 20000,00.-TL olarak göstermiştir,
Yargılamanın devamı sırasında her bir taşınmaz için açılan dava tefrik edilerek yeni esas kaydedilmiş, temyize konu davaya davacı ..."nin maliki olduğu 765 parsel sayılı taşınmaz açısından devam edilmiş ve davacı vekili tarafından 06/11/2013 tarihli celsede davayı 4 parça taşınmaz için başlangıçta 20000.-TL üzerinden açtıklarını, her bir taşınmaz için tefrik kararı verildiğinden her bir dosyada dava değerinin 5000.-TL harca esas gösterilmiş olduğunu beyan etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, 5000.00.-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmiş, hüküm davalı ve davacı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava tapu kaydının iptali nedeni ile uğranılan zararın TMK’nın 1007. maddesine dayalı tazmini istemine ilişkidir.
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 765 parsel sayılı taşınmazın 1973 yılında yapılan kadastro sırasında 17300 m2 yüzölçümü ve tarla vasfı ile toprak tevzi yolu ile oluşturulan tapu kaydı revizyon gösterilerek ... Durmuş adına tescil edildiği, 1993 yılında yapılan satış ile davacıya geçtiği, 30/07/2002 tarihinde tapu kaydına ... işletme müdürlüğünce “satılamaz” şerhi koydurulduğu, daha sonra davacı tarafından ... tahdidinin iptaline yönelik olarak açılan dava sonucu ...2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/1326 E. - 2003/43 K. sayılı ilamı ile
davacının davasının reddine karar verildiği, bu hüküm Dairemizin 29/11/2004 tarih, 2004/7766 E. - 12315 K. sayılı ilamı ile onandığı, bunun akabinde ... Yönetimi tarafından taşınmazın tapusunun iptali istem ile açılan dava sonucu ...2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/300 E. - 2008/98 K. sayılı ilamı ile 765 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptali ile taşınmazın ... vasfı ile ... adına tesciline karar verildiği, hükmün temyiz incelemesinden geçerek 07/05/2010 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 30/04/2013 tarihinde açılmıştır
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı).
Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerledirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetlerinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Somut olaya gelince; ormanlar özel mülkiyete konu olamayacak ise de genel arazi kadastrosu sırasında taşınmazlar hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün davacı gerçek kişi adına oluşturulduğu bu şekilde tapu sicilinin hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararın karşılanması gerektiği kuşkusuzdur.
Dosyada bulunan imar ve şehircilik müdürlüğünün 15.11.2013 tarihli yazısına göre, tapusu iptal edilen taşınmazın, belediye ve mücavir alan sınırları dışında olduğu, belediyenin çöp toplama ve taşıma hizemetlerinden yararlanmadığı,imar planında yer almadığı bildirilmiş olduğuna göre, tazminat kapsamı belirlenirken taşınmazın arazi niteliğinde kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, gerçek zararın, tapu iptal kararının kesinleşme günündeki net gelir metoduna göre hesaplanması zorunlu iken, mahkemece dava tarihi olan 2013 yılı resmî rakamları esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre hüküm kurulması doğru değildir.
Diğer taraftan hükme dayanak yapılan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen raporda; çekişmeli taşınmazın arsa niteliğinde bulunmadığı ,taşınmazın eylemli ... olduğı açıklanıp, taşınmazın gelir metodunagöre değeri belirlendikten sonra üzerinde bulunan ... ağaçlarının değerinin zemin bedeline eklenmesi sureti ile dava tarihindeki değerleri belirlenmesi de doğru görülmemiştir.
O halde çekişmeli taşınmaz arazi niteliğinde olduğundan çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtildikten sonra konunun uzmanı bilirkişiler aracılığıyla yeniden keşif yapılarak, taşınmazın sulu-kuru olup olmadığı, bitki örtüsü, yerleşim alanlarına uzaklıkları, iklim şartları, arazilerin toprak ve topoğrafik yapıları ve bölgelerindeki konumu gözetilerek tarla niteliği itibariyle çevredeki ekilebilir ürünler araştırılıp elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılıp net gelir yöntemiyle tespit edilmesi, tapu iptali ve tescil davasının kesinleştiği tarihteki gerçek değerinin hesaplattırılması, taşınmazın varsa mütemmim cüzü,
muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerlendirme tarihine göre tespit ettirilmesi, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazın zemin değeri, var ise üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri esas alınarak tapu sahibinin oluşan gerçek zararının saptanması gerekirken,kendiliğinden yetişen çam ağaçlarının değeri zemin değerine eklenmek sureti ile dava tarihindeki değerini belirleyen bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı ve davalı ... vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 21/06/2017 günü oy birliğiyle karar verildi.