3. Hukuk Dairesi 2018/4517 E. , 2018/11012 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının sahibi olduğu, ... ilçesi, ... mahallesinde bulunan ve aydınlı köyü 1084 parselde bulunan zemin bodrumda bulunan dükkan için 15.000 TL bedel ile dava dışı ...Tic. Ltd. Şti. ile 26.06.2001 tarihinde noterden taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi imzaladığını, daha sonra arsa sahibinin kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye dönük olarak feshettiğini ve yeni bir müteahhitle anlaşma yaptığını ve söz konusu dükkanın bu kişiye verildiği,inşaatın bitirilememesi üzerine 2004 yılından itibaren kendi imkanları ile satın aldığı yerin eksiklerini tamamlayarak kullanmaya hazır hale getirdiğini, satın aldığı 300 m2 taban yüzölçümü bulunan dükkanın zemin dolgusu ve tesfiyesi, şap, elektrik ve su tesisatı ve bunların şebekeden binaya getirilmesi için masraf yaptığını, kaba ve ince sıva, boya, dış cephenin demir doğraması ve camlarını yaptırdığını hatta binanın ihtiyacı olan demirin bir kısmının bedelininde davacı tarafından ödendiğini, taşınmazın devri için açtığı tapu iptali ve tescili davasında ... Asliye hukuk Mahkemesinin E:2004/1064 sayılı dosyasında 10.03.2010 tarihinde davanın reddedildiğini ve kararın kesinleştiğini, davacının 2009 yılında dükkana yerleştiğini ancak davacı dükkanın mülkiyetini alamadığından davalının malvarlığında sebepsiz zenginleşme olduğunu, dava konusu dükkanda yaptığı zorunlu ve faydalı masrafların şimdilik 20.000 TL.sının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacının talepte bulunduğu imalatları gerçekte hiç yapmadığını, gösterdiği faturaların teslim yerinin başka yer olduğu, binada bu yıllarda hiç bir imalatın yapılmadığını, davacının yaptığı sözleşmenin baştan beri geçersiz olduğunu, yeni müteahhit tarafından binanın tamamlanarak sahiplerine teslim edildiğini, davalının yapılan tasarruf ve sözleşmelerden doğan sorumluluğunun olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 16.541,19 TL tazminatın davalıdan dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ve ticari faiz talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 01.12.2016 tarihli ve E:2016/15597 K:2016/13811 sayılı ilamı ile; davacı dükkandan tahliye edilmedikçe yaptığı faydalı ve zorunlu masrafları isteyemeceği, bu durumda mahkemece davacının dükkan üzerindeki zilyetliğinin devam edip etmediği belirlendikten sonra neticesine göre karar verilmesi gerektiği, davalı sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığı belirtilerek, bozulmuştur.
Mahkemece; bozmaya uyularak, davacının dava konusu taşınmazdan 24.06.2013 tarihinde tahliye edildiği tespiti yapılarak, davanın kısmen kabulüne, 16.541,19 TL tazminatın taşınmazın tahliye tarihi olan 24.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ve ticari faiz talebinin reddine, karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) Kural olarak iyiniyetli olarak taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile satın alanın satın alınan taşınmazda yapılan imalatlara ilişkin bedeli talep etme hakkı vardır. Davalı, davacı tarafından dava konusu taşınmaza yapılan imalat bedeli kadar zenginleşmiş olup, zenginleşmeyi davalıya ödemekle yükümlüdür.
Mahkemece; alınan bilirkişi raporlarında, dava konusu taşınmaza davacının yaptığı imalatlar belirlenirken bu imalatların faydalı ve zorunlu nitelikte olup olmadığının tespiti yapılmamış ve imalatların yıpranma payı hesap edilmemiştir.
HUMK 275. maddesi (yeni HMK 266.) hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerektiği kuşkusuzdur.
O halde, mahkemece; dava konusu taşınmazda yapılan faydalı ve zorunlu masrafların ve yapılan imalatların yıpranma payı da düşüldükten sonra bedellerinin, alınacak bilirkişi raporu ile belirlenerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte belirtilen nedenlerle, davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle, hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.