1. Hukuk Dairesi 2014/21169 E. , 2017/3032 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptal, tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil ist ... ilişkindir.
Davacı vasisi, kısıtlı ... ’nin maliki olduğu 39 parsel sayılı taşınmazı dava dışı ... ’e, ... ’in de davalıya satış suretiyle devrettiğini, kısıtlının akli melekelerinin yerinde olmadığını, davalının da bu durumdan haberdar olduğunu ayrıca satış bedelinin de ödenmediğini ileri sürerek, çekişmeli taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
Yargılama sırasında kısıtlı ... ölmüş, bir kısım mirasçıları davacı sıfatıyla davaya devam etmişlerdir.
Davalı, iyi niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, işlem sırasında mirasbırakanın akıl sağlığının yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ... ’nin maliki olduğu çekişme konusu taşınmazı, 14/12/2010 tarihinde bizzat dava dışı ... ’e sattığı, anılan şahsın da 27/12/2011 tarihinde davalıya temlik ettiği, halen taşınmazın davalı adına kayıtlı olduğu, ... ’nin işlem tarihinde alzheimer hastası olduğundan, fiil ehliyetini haiz olmadığı saptanmıştır.
Davacı ... ’nin, yargılama sırasında 16/02/2014 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır.
Mahkemece, mirasçılara tebligat yapılmak suretiyle dava ihbar edilmiş, mirasçılardan Melahat ve Sabahat kendilerini vekil ile temsil ettirmiş, mirasçı ... davaya cevap vermediği gibi duruşmalara da katılmamıştır.
Hemen belirtilmelidir ki; davacı ... ’nun terekesi elbirliği mülkiyetine tabi bulunmaktadır.
Bilindiği üzere; elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 701. ila 703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, TMK"nin 701. maddesinde (...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliğiyle karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.
TMK"nin 702/2. maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının (onaylarının) alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir (11.10.1982 tarihli 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı), Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.
Buna göre somut olayda, davacı ... "nun terekesi elbirliği mülkiyetine tabi olmakla diğer mirasçı ... "ın da, davaya katılması sağlandıktan sonra mirasçılardan yalnız biri tarafından da, görülmekte olan dava yürütülebilir. Bu durum, mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmasının tabi bir sonucudur.
Zorunlu dava arkadaşlığının söz konusu olduğu hallerde, mahkeme hepsi hakkında aynı ve bir karar verir. Biri hakkında davanın reddine, diğeri hakkında ise davanın kabulüne karar veremez. Yani, dava konusu hukuki ilişki (hak veya borç) üzerinde dava arkadaşlarının birbirlerinden farklı biçimde hareket etmelerine imkân olmadığı gibi, mahkeme de dava arkadaşlarından biri veya bazısı hakkında diğerlerinden farklı bir karar veremez (Kuru, Baki-Arslan, Ramazan-Yılmaz, Ejder: Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, ... 1995, 7.baskı, s.459).
Hal böyle olunca, öncelikle davacı ... mirasçısı ... ’nın olurunun alınması ya da miras şirketine TMK"nun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile (terekeye temsilci atandıktan sonra davanın tereke temsilcisi aracılığıyla yürütüleceğinin gözetilmesi) davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir.
Hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.